Hepimizin başında caliban'ın efendisi Prospero gibi bir efendi vardır. Bu efendi bir insan değil artık; bir duygu, bir ideoloji, toplum, ahlak, din, tanrı, tabu vs... Belki varlığımız....
Biz başkaldırdıkça büyülerler bizi, susturulur ve yeniden hizmete geçeriz. Ah, caliban, nasıl da benzetiyoruz birbirimize.
Caliban, Shakespeare'in the Tempest adlı romanında geçen kurgusal bir karakterdir. Onun kurgudan ibaret oluşu kişisel hayatlarımız içinde varoluşunu engellememiştir. Her birimiz calibandan izler taşırız. Muazzam bir imgeleme potansiyeline sahiptir. Cadı ile şeytanın kutsal olana karşı bir hakaret olarak birleşmelerinden doğmuştur. Kendi tercihi olmayan bir lanete mahkum edilmiştir. Daima kendinden büyük olan güce, efendisine boyun eğmek zorunda kalır. Ve her seferinde başkaldırır. Dönem dönem farklı şekillerde yorumlanmıştır karakterimiz. Kimi zaman aristokrasiyi temsil etmiş kimi zaman kendi dönemi içinde kölelikten başka bir statüye isnat olunamayan siyah derili olanları. Nihayetinde sonsuz bir aşağılama içinde bırakılmış olanları temsil eder caliban. Sonsuz aşağılanmayı tadarken daima sevgiye ve doğaya meyillidir aslında. Ancak bir türlü kendini gerçekleştirememiştir. Oscar wilde dahi portresine yazdığı önsözde caliban'in nasıl çirkin bir mahlukat olduğundan bahsetmiştir. Doğaya olan tutkusuyla doğa karşıtı Doğuşu hayatının ironisidir. Tüm bunların yanında Ernest Renan'ın Caliban adlı felsefî dramı vardır. Ayrıca showtime'ın penny dreadful adlı dizisi için oluşturulmuş ve bilinenden biraz farklı ancak bütünleşmiş olan caliban karakteri zirveyi oluşturur.
Eşim için ne hayaller kurdum. Başka bir varlığın, kendini geriye çekmeden.. bu gözlere ve yüze bakması..
Ama nasıl olabilir ki?
Canavarlık yüzümde değil Ruhumda..
Eskiden şöyle düşünürdüm. Diğer insanlar gibi olursam, mutlu ve sevilmiş olurdum.
Ama bu habislik.. dıştan içe doğru büyüdü.
Ve bu paramparça çehre, asıl nefret edilecek şeyin
Kalbim olduğunu aksettiriyor adeta..
Ah yaratıcım! Neden..
Neden beni Çelikten ve taştan yaratmadın sanki..
Neden hissetmeme izin verdin?
Böyle bir adam olacağımı bilsem, bir zamanlar olduğu gibi ceset olmayı yeğlerdim.
Durma, çek tetiği.
Lütufta bulunmuş olursun
boş işler genel müdürlüğü konusunda yurt dışında eğitim almaya gideceğini duyduğum yazar. bu alanda çok başarılı olduğunu ve daha yüksek kademelere geleceğinden şüphe duymadığım yazardır ayrıca.
Shakespeare in Fırtına (The Tempest) isimli romanındaki canavar.
Büyücü bir kadınla bir iblisin oğlu olan bu vahşi yaratık her şeye başkaldırır ama her seferinde
Prospero nun büyüsüyle başkaldırısına son verir.
coverfield ep teaser'ı izlenilesi ve içten içe acınılası grup. sonne'un içine sıçması bir yana, yeni yetme gruplar gibi merch dilenciliği ve turne reklamını ep teaser'ında yapması, 14 yıllık geçmişi olan bir gruba yakışmayacak cinsten.
hafta sonu izmir denen şehrin altını üstüne getirmeye bana söz vermiş yazar kişisi. severim keretayı. iyidir. he unutmadan pes tutkusu vardır fena halde. hıncını benden çıkaracak gibi bu oyunda ama olsun. yazık. *
kendisi izmirde yaşayan ölçülerini vermememi istediği için yazamıyorum ama hafif taş ile kaya arası biridir. sohbeti güzeldir, takdir edilesidir. anasını babasını denizlide bırakıp gitmiş izmirlere biraz kızmak lazım ama olur böyle şeyler. ne yapalım.*