caka işleri yapılır

entry1 galeri0
    ?.
  1. Bostancı'da yeni bir sınai sitesi açıldı. Bizde sınai sitesi demek, otomobil-kamyon onarımı için yan yana açılmış, çeşitli küçük atölyeler demektir. Buralarda kaportacılar, egzozcular, elektrikçiler, motorcular, kilitçiler; ağırlığını parmak boyundaki çocuk çırakların taşıdığı, teknik bir uğraşım hamurunu kararlar.
    ***
    Sökülmüş tekerlekler, iskeleti çıkmış arabalar, çekiçlenen çamurluklar, indirilmiş motorlarla sınai siteleri; dünyadaki otomotiv endüstrisinin Türkiye'de biçimlenmiş bir çeşit kalafat yeridir.
    Buralarda Batı teknolojisinin; çaycısı, kahvecisi, köftecisi ve lahmacuncusuyla süslenerek, Şark tipi bir görüntüye bürünmüş uzantısını seyredersiniz.
    ***
    Benzin teknelerinin yanında, "Bir şey olmaz abi", diye içilen sigaralar; balyozla araba üstünde düzeltilen çarpılmış tamponlar; kulak ölçüsüyle ayarlanan motor devirleri ve nereye takılacağı kestirilemeyince kıyıya fırlatılan vidalar ortasında; her türlü araba onarılır buralarda...
    Bu onarımlar sonucunda, arabaların ömürlerinin ne kadar kısalıp uzadığı, yahut güvencelerinin ne kadar azalıp çoğaldığı konularında, herhangi bir teknik araştırma yapılmış değil...
    ***
    Yalnız bilinen, oralardan geçer arabaların, gitgide daha sık oralara uğrar duruma geldikleri...
    Böylece araba sayısına oranla yedek parça sürümü, ayrıca incelemeye değer bir artış göstermektedir. Bütün bu oluşumdan araba sahipleri de, site ustaları da, parça ithalatçıları da hoşnut olarak sürdürüp giderler yaşamlarını.
    Ve kalkınan Türkiye'nin bir simgesi olarak çoğalan sitelerle birlikte, büyüyen trafik kazaları, ölümler, sakat kalmalar ve döviz harcamalarıyla garip bir hengâmenin çapaçulluğu, bir ahtapot gibi sarmaladıkça sarmalar bütün toplumu...
    ***
    Bostancı'da yeni açılan sınai sitesi, henüz bu devreye tam girmedi. Üç beş aya kadar orası da onarım keşmekeşindeki yerini alacaktır elbette...
    Geçenlerde, henüz tenha ve temiz olmasının çekimiyle şöyle bir uğradım oraya. Birkaç usta, yeni açtıkları dükkânlarının uğurlu kademli olması için kapı önünde kurban kesiyorlardı.
    Bazı dükkânlar da, iri harflerle duvarlarına reklam yazıları yazmışlardı. Bunlardan biri dikkatimi çekti:
    "Oto, kaporta ve caka işleri yapılır."
    ***
    Oto ile kaporta işlerini anlamıştım, ama caka işlerinin ne olduğunu kavrayamadım ilk anda.
    Sonra bir jeton düştü kafamın içinde.
    Allı, morlu, sarılı ampullerle, fosforlu, rengârenk işaretlerle süslü otobüsler, kamyonlar, kamyonetler, otomobiller modası vardı Türkiye'de. Bu tür süsler, onarımcılıkta "caka işleri" bölümüne giriyordu herhalde.
    ***
    Caka işleri... Şark'ın yüreğinde petekleşen vazgeçilmez tutku...
    Arap şeyhlerinin altın Cadillac'larından, Anadolu şoförlerinin havalı kornalarına kadar uzanan gösteriş epidemisi...
    Üç beş gün önce de sevdiğim bir gence:
    - Yaşam sürecindeki amacın nedir? Nereye varmayı, ne olmayı istiyorsun, diye sormuştum.
    - Valla ağabey, şöyle havalı bir adam olmak istiyorum, demişti.
    ***
    Biliyordum, herkes havalı ve cakalı olmayı özlüyor, bunun yollarını arıyor, bunun düşlerini kuruyordu.
    Fiyakalı olmalıydı her şey... Kimseyi takmadan, cakalı, havalı ve fiyakalı... Arabalar için sorun çözülmüştü, sınai sitelerindeki atölyeler, caka işleri yaptıklarını da ilan ediyorlardı.
    ***
    Ama kişiler için, bunun özel bir atölyesi yoktu. Herkes kendi cakasıyla, kendi fiyakasını kendi yaratmaya uğraşıyordu. Ya bir kaşını kaldırarak, ya iki kaşını çatarak, ya topuklarını vura vura yürüyerek, ya dişlerinin arasından hırlar gibi konuşarak, ya kasketini yan giyerek, ya başkalarına tepeden bakarak, ya palavra sıkarak...
    ***
    Kimsenin aklına hava atmak, yahut caka satmak için Einstein gibi "Görecelik kuramı"nı, yahut Kant gibi "Katkısız aklın eleştirisi"ni yazmak veya Marconi gibi radyoyu keşfetmek gelmiyordu.
    Şark üretimde değil, tüketimde istiyordu cakayı.
    Gömlek cakalı olacaktı, ayakkabı cakalı, araba cakalı ve tavır cakalı...
    ***
    Yeryüzünde var olduğunu kanıtlama ihtirasında Şark'ın insanı, beynini zorlayamıyor; avuntuyu, görüntüsünün fiyakasında arıyordu.
    Yöneticilerdeki kasıntı duruş, sokaklardaki kabadayılık eğilimi, gençlerdeki siyasi lider olma isterisi; elektriğini, hep aynı "var olduğunu kanıtlama" kökeninden alıyordu.
    Ve bu doğal istek, beyinsel bir yaratıcılıkta rahatlayamadığından; minibüslerdeki allı morlu ampullere dönüşüyor ve sınai sitelerinde, "caka işleri" yapılan dükkânlar açılıyordu.
    ***
    Ne yazık ki, bu kadar içten kaynayan caka, fiyaka ve hava atma şehveti; dünya önünde durmadan komikliğe düşüp bozum oluyor; Şark gösterişçiliği ile beceriksizliğinin uğradığı evrensel alay, Şark'ı bir kez daha kendi kompleksinin dibine itiyordu.
    ***
    Oysa bu kısır döngüyü kırmanın özellikle Türkiye için olanakları vardı. Yaratıcılığa yönelmiş olanları görmezlikten gelme yerine, değerlendirmek; caka işlerinin kaportacı dükkânından geçmediğini anlatmaya bir başlangıç olabilirdi.
    Ve toplum bir değerler hiyerarşisi kurmaya doğru yönlendirilebilirdi.
    Bunun paralelinde eğitim politikasının yeniden düzenlemesi, herkesin yüreğinde tüten, "var olduğunu kanıtlama" ateşini körükleyebilirdi.
    ***
    Biliyorum, çözüm stratejisini saptamaya gelince, hemen karamsar bir soru atılır ortaya:
    - Peki, ama kim yapacak?
    Oysa hiç de önemli değildir bu soru. Soğuk savaş koşullanmasının üstüne çıkmak; yaratıcılığa yönelmiş kadroları, kasıtlı bir ezme alışkanlığının dışına almak ve dış dünyaya sağlam bir vitrinle açılmak; beklenmedik ölçüde olumlu gelişmeler getirecektir.
    ***
    işte o zaman Türkiye, dünya önündeki cakayla fiyakanın, bir gıdım da olsa, tadını tatmaya başlayacaktır.
    Genç kuşaklara havalı ve cakalı olmanın hangi rotadan geçtiğinin örneklemesi verilecek, "var olduğunu kanıtlamayı", tüketimde aramanın yerini; üretimde arama, almaya başlayacaktır.
    ***
    Türkiye bu çizgiye gelmiştir. Arada, sigara kâğıdı kalınlığında bir engel kalmıştır ki, o da soğuk savaş artığı cesetlerin zihniyetidir. Ve mutlaka aşılacaktır.
    ***
    O güne kadar Bostancı'daki sınai sitesinde caka işleri de yapan dükkânla yetineceğiz ve havamızı ancak Eurovision yarışmasındaki puanımız kadar atabileceğiz.

    çetin altan
    0 ...
© 2025 uludağ sözlük