büyüklerin ellerinden,
küçüklerin gözlerinden,
beyrut’un toprağından,
bosna’nın bayrağından,
ebu zer’in yalnızlığından,
bilal-i habeşi’nin ilk ezanından,
tarık bin ziyad’ın kılıcından,
filistin’li cafer’in haykırışından,
gazze’nin gözyaşından öpüyoruz…
iyi bayramlar meleklerin şehri gazze
iyi bayramlar utancımız, açlığımız afrika
iyi bayramlar ömer muhtar'ın soylu çocukları
iyi bayramlar acının ölümün baş kenti hama
iyi bayramlar recep onbaşı salih uzman er mehmet
iyi bayramlar kırılganlıklar, üzüntüler
iyi bayramlar ey hüzün…
... Gelecektim. Ama daha kötü bir hatıram olsun istemedim. Ona böyle yazdım. Merhametle bakarak gülümsedim. Görünüşü acımayı da zorlaştırıyor insana...
"aklımdan çıkmıyorsun dedim
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya"
Dizelerinin sahibi. Bilmem kaçıncı kez yorgun düşünce keskin şiirler yerine böyle soft dizeleri daha iyi anlıyor insan.
Şiirin tamamı şöyle :
"mavi gök orda mı
bakıyorsun kuşlar
hazır
sokak lambaları yanık unutulmuş
bir kadıköy vapuru hınca hınç insan
çok geçmeyecek
martılar beyhude turlar atacak
kıyılar lağım konserve kutuları
mısır koçanları
sevgi aranabilir yine
korkusuzca say koskoca kederlerini
bir kuyu bulunabilir
aklımdan çıkmıyorsun
sen hala dizüstü
bunca anıyı besleyerek
sokaklarda avaz avaz konuşarak kendi kendinle
mektupları öpebilirsin kırmızı dudaklarınla
görür gibi olarak açıp baktığımı
bense şöyle diyorum:
buradan bir acı kanamış boyuna
kuşlar hazır
öncü havalanmak üzre
şehri gelen bir mevsime bırakıyorlar
o vapur hala hınca hınç
kimbilir herbiri hangi dünyaya sağır
çok geçmez aradan
kadınlar kapı önlerinde
ellerinde meşalelerle
aydınlatırlar gelip geçen erkek suratları
yorgun bir sarıyla ben de
geçeceğim önlerinden
aklımdan çıkmıyorsun dedim
başka türlüsünü yorgunum anlatmaya
telefonlar yan hücrede çalışıyor
bense kurşunî bir dere
ağaçlar hayvanlar bile kaygılı
onu bir mersedesten indirdi kalçasına kadar açılarak
yapayaşlı bir rum kadın
herşeyde yanıp sönen bir kıyamet algısı
haydi koşayım diyorum belki dağılır
koşuyorum
sancağımda kendi rüzgarımla ölgün kıpırtılar
hayır daha sevgili daha sevimli değil
ne başka bir gün ne başka bir zaman
çok geçmeyecek aradan
şöyle diyeceğim:
bulutlar açmadı
mavi gök orda mı"
Kırlarda çiçekler bensiz açacak...
Böyle demiş Erdem Bayazıt'a Cahit Zarifoğlu, kendisini son ziyaretinde. Ölümün, yitip gitmenin en yalın ifadesi gibi bir veda olmuş bu söz.
şiirlerinde hem çocuk imgesini çokça kullanan hem de çocuklar için şiir yazan şair.
“aşk, çocuklar parlayınca görülen ışıklardır. ” ona göre.
böyle ol böyle söyle
doğuyor çocuklar
türkiyede
cezairde
kenyada
eskimolar ülkesinde
dünya ne uzun
ne kısa
milyarlarca milyarlarca çocuk
geldi yeryüzüne
her birinde bir çift göz
baktılar yer-gök aleme
şimdi gözler
eğleşir eşyada
iki kere milyarlarca gözle
baktılar nehirlere
yanyana akıp
karışmayan
tuzlu suyu tatlı suya
kuşlara
dağlarda dolanan kartala
şurada bir savaş var kan akıyor
şurada. iki kere müslüman kan
ve milyarlarca çocuk
tarih boyunca
büyüyüp
avuçladı dünyayı
giderken
bıraktılar hep
doğuyor çocuklar
çinde
afganistanda
türkiyede
şimşek sabahta yıldız gecede
doğumlara artık ebeler
anneler de karışmıyor
ya bu sonbahar
dünyanın mevcudu ne
nereye gitti
doğup doğup boy atan nağra atanlar
ne sesleri kaldı
ne cisimleri
ah çocuklar çocuklar
içiniz kararmasın sakın
açıp
okuyunca bu şiiri
şimdi biraz
baksın dikkatle bana gözleriniz
ögrenelim şu duayı
yol boyunca
beşikten başlayıp
mezarlara kadar
önce besmele
en güzel kelime
allahım
yol boyunca
bırakma elimi
düşerim sonra
allahım
niçin halkettinse beni
kalbime söyle iyice
engellerden arınsın yolum
allahım
o güzeller güzeli
hangi iyilik diledi senden
dilerim ben de öylelerini
allahım
peygamber efendimiz
hangi şerlerden sığındıysa sana
upuzak tut benden de onları "
allahım
yol boyunca
tarih boyunca
başıboş bırakma bizi
Anılar defterinde gül yaprağı
Gibi unutuldum kurudum
Başıma düşmüş sevda ağı
Bir başıma tenhalarda kahroldum
Sen kimbilir, rüzgârlı eteklerinle
Kimbilir hangi iklimdesin, ben
Sensiz bu sessizlikle
Deli gibiyim sensiz
Bu sessizlikle
Ayrılıkla başım belada
Gözlerini çevir gözlerime
Yoksa sensiz bu sessizlikle
Deliler gibiyim
Sensiz bu sessizlikle
cahit zarifoğlu
"Yine de biri çıksa, nasılsın dese alışkanlıkla iyiyim diyeceğim.
Kederli olduğum da söylenemez zaten. Buna sebep de yok çünkü. Ne taze bir ölüye sahibim, ne felâket geçirenlerim var.
Dedim ya oturuyorum öylece. iyi ki etrafımda kalbimi tanıyanlar yok."