şu küçücük kalpte
nice hakkın yüklü.
beni kabullen,
kendini yanına al,
gidelim.
çıktığım her yerin kapısını
sert kapatmamla tanınırken
senin kapın çarpmasın diye
arasına elimi koydum.
şimdi yoksun üstelik
uzaktasın
ellerin yapayalnız biliyorum
gözlerin dalıyor yine
hep benim için olmalı.
Bir gün daktilosu başında çalışırken, eşi yanına gelerek "Bana hiç şiir yazmadın" diye bir sitemde bulunmuş. Zarifoğlu, kağıt ve kalem istemiş ama karısı buna karşı çıkarak "Olur mu ya? ilham gelmeden şiir mi yazacaksın?" deyince Zarifoğlu "Ben şairim. Yazarım." deyince kağıt ve kalemi eşi getirmiş. Ancak karısı ömrü boyunca bu şiiri hiç sevmemiştir.
Benim fikrim ise Zarifoğlu berbat hatta şiir denemeyecek bir şeyler karalamıştır. Şiiri buraya bırakayım:
BERAT'E
Ey berat hanım
Otur şöyle, nefes al, dinlen
Ve anlat ne var ne yok halin nasıl
Eğer dersen "vaktim yok, dilim yorgun
Çamaşır dağ gibi
Bulaşık bir ziyafet sonrası kadar çok
Ve çocuklar
Aç, uykulu ve huysuz"
O vakit koştur, didin, işin bitince otur.
Sonra anlat halin nice, keyfin nasıl
Ey Berat hanım, dersen ki
"Bu ne zalim adam
Halimi bilmez halden anlamaz
Küçük bir şeyi mesele yapar"
-Ne büyük yalan-
Doğrusu var hakkın
N'etsem n'apsam
Kollarını bilezik
Boynunu kordon
Ayağını hal hal donatsam
Yine hakkın kalır.
Bizi hoş görünüz
Sabırlı olunuz
Çocukları dövmeyiniz
Zinhar beddua etmeyiniz
Sui zan değil, hüsnü zan ediniz.
Ve acaba ikaz ettik hata mı ettik?
Aynı şiiri 350 kez başlığı altında paylaşılan şairdir. Adam bilse şiirlerinin böyle izbe bi yerde duygusal ergen triplerine kurban gideceğini klozete atar sifonu çekerdi amk yether yaa.
iyi ki kalbimi tanıyanlar yok. Ağırlıksız duran bedenimi küçümseyeceklerdi. Sonra da birbirlerine dürterek, ya da ilerideki arkadaşlarına göz işareti vererek beni gösterecekler, "kalbini yok etmişin haline bakın, hınzır pek de pratik, belli etmiyor hiç" diyeceklerdi. Ama iyi ki yoklar.