Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum. Cahit Sıtkı Tarancı
Ne şairane mevsimdi eskiden sonbahar
Bahçeleri talan eden bir deli rüzgardı
Kırılan dal düşen yaprak şaşkın uçan kuşlar
Eskiden sonbaharın bir güzelliği vardı
Gel gör ki Atatürk'ün ölümünden bu yana
Sonbahar dahi bir tuhaf bir başka geliyor
Vatan gerçeklerini hatırlatıp insana
Türk yüreklerimizi burka burka geliyor
yaş 35 yolun yarısı eder diyip 46 yaşında ölmüş şairdir. sonu ancak varılınca anlaşılabilen bu yolculukta; ortası, başı, sonu gibi terimleri kullanmak pek doğru olmasa gerek.
Haydi Abbas, vakit tamam;
Akşam diyordun işte oldu akşam.
Kur bakalım çilingir soframızı;
Dinsin artık bu kalb ağrısı.
Şu ağacın gölgesinde olsun;
Tam kenarında havuzun.
Aya haber sal çıksın bu gece;
Görünsün şöyle gönlümce.
Bas kırbacı sihirli seccadeye,
Göster hükmettiğini mesafeye
Ve zamana.
Katıp tozu dumana,
Var git,
Böyle ferman etti Cahit,
Al getir ilk sevgiliyi Beşiktaş'tan;
Yaşamak istiyorum gençliğimi yeni baştan.
sanki böyle imkansız olduğunu bile bile bir şeyleri istemenin ne demek olduğunu anlatıyor son satırlar.
yaşamak istiyorum yeni baştan o anları.
Yaş otuz beş yolun yarısı eder diyip 46 yaşında hayata gözlerini yuman şairimizdir. Ölüm korkusunu şiirlerinde bolca işlemiştir.
Ne doğan güne hükmüm geçer,
Ne halden anlayan bulunur.
Ah aklımdan ölümüm geçer,
Sonra bu kuş bu bahçe bu nur.
Ve gönül tanrısına der ki:
Pervam yok verdiğin elimden
Her mihnet kabulüm yeter ki,
Gün eksilmesin penceremden.
"Yaş otuz beş! yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün."
dedikten sonra 46 yaşında ölen yazarımızdır. Sanat için sanat ilkesine bağlı kalmıştır.
Cumhuriyet dönemi Türk şiirinin en önemli şairlerinden birisidir. Servet-i Fünun şairlerinden biridir.
Konusu genellikle yalnızlık ve ölümdü.
ikinci Dünya Savaşı sırasında Alman uçakları 1940 yılında Paris’i bombalamaya başlayınca öğrenimini tamamlayamadı;bisiklet ile kaçarak Lyon ve Cenevre yoluyla Türkiye'ye geri döndü.
1953 yılında geçirdiği bir krizden sonra felç oldu.Zaten nerede iyi şairler ve iyi düşünür var erken ölürler.
46 yaşında avusturya'da hayata gözlerini yumdu.
Bunuda buraya bırakalım.
Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem ki...
inan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini,
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.
Ölüm ve hüzün şairi olarak bilinmesine rağmen en yakın arkadaşı ziya osman saba günlük hayatta cahit sıtkı nın ölümden tek kelime bahsetmediğini ve oldukça neşeli bir insan olduğunu söylemiştir.
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini dizesiyle beni benden almış şair. Ölümü her anında hisseden bir adam. Edebiyatımızın garip insanlarından. Çok da değil 46 yaşında ölmüştür. Yaş 35 yolun yarısı şiirini lise öğrencisiyken bir yarışmaya göndermiştir. -ki kazanmıştır- Yani daha 15 16 yaşından beri ölümü düşündüğünü çıkartabiliriz burdan. Ruhu şad olsun.