türkiye şartlarında öncelik subayların, ikincil inşaat mühendislerinindir. ilkinde daha 20 yaşında gözü açılmamış, sağını solunu bilmeyen bir dünya çocukla uğraşırken, ikincisinde memleketin en vurdumduymaz, kendi bildiğini yapan, yapınca yanlış yapan ve işi berbat eden kaba insanları ile çalışılmaktadır.
cehaletin bilginlik diye pazarlandığı akademisyenliktir. zira sıradan cahil bir adama cahil olduğunun bir şekilde gösterilme ihtimali her zaman vardır. ancak cahilliklerini diplomalarla belgelemiş kişilerin cehaletlerine bir çözüm bulunduğuna tanık olunmamıştır. tanık olunabilecek en kof, en toplum cahili, en at gözlüklü, en sloganist kişilerin yıllardır üniversite kürsülerini işgal etmesi ise bu başlığın konusudur.
kesinlikle öğretmenlik ve doktorluktur. ama başka bir yandan şuna da değinmek istiyorum. Bar müzisyenleri de baya bir cahil insanlarla muhatap olmak zorunda kalıyorlar. adam para bende diye çal ulan diye o konservatuara yıllarını vermiş müzisyenlerin ağzına sıçıyorlar.
Örnek diyalog:
Doktor: şimdi sekreterden randevu aldıktan sonra a blokta ultrason çektirip, sonucu bana getirin.
Hasta: (anlamamış bakışı)
Doktor: sekreterden randevu, a blokta ultrason.
Hasta: şimdi ben a bloğa mı gideyim?
Doktor: hayır teyzecim, sekretere git önce.
Hasta: sekreter?
Doktor: katın ortasında var ya, numara aldığın yer
Hasta: haaa, şimdi sekreterden numara alıp sana geleyim.
Doktor: teyzecim, sekteterden numara al, a blok ultrasona git, bana gel.
Hasta: haaaaa... Oğlum sen şunu bana bi kağıda yazıver ya.
Doktor: ??!!??