çok okuyan her tarihte sonu -ist ile biten dinsel turistik mecralarda alıyor soluğu. ateisti var deisti var politeisti var, antiteisti var satanisti var. öte yandan adam ne kadar cahil ise de o kadar dinine bağlı oluyor günümüzde de böyle. e hepimizi yaratan yüce tanrımız el-ilahımız da bunu bilmeyecek de kim bilecek.
insan kaynakları pardon peygamber kaynakları şefi cebrail efendiye önceden belirtmiştir, işe alınacak olan adaylarda aranan özellikler,
1. cahil olması
2. temporal lob epilepsisinden muzdarip olması
3. hevesli olması
4. office programlarından en az birine hakim (kitap yazacak sonuçta)
5. prezentıbl olması.
okuma yazma ile cahillik farklı şeyler olarak ele alınsa bile yine varılacak durumdur.
hz.muhammed'in peygamber olmadan önce okuma yazma bilmemesinin ötesinde bir sanatsal veya felsefik hareketini ne gördük ne duyduk erenler. kandırmayın beni.
islamiyete çamur atmış olmak için uydurulmuş tespittir. peygamberimiz okuma yazma bilmemiş ki böylece Ona, "kitaplardan okudu etkilendi" denmesin; vahye halel gelmesin, diyedir. cahil diye iftira atılan kişi dünya tarihinin gelmiş geçmiş ve gelecek en alimidir. öteki alemi bizzat görmüş. nasa bile bilemiyor ordakileri.
(bkz: miraç)
ticaretle ugrasan biri olmasi sebebiyle okuma yazma bilmesi muhtemel olan peygamberdir. Oku emri buyuk ihtimal farkli bir mana tasimaktadir.
arastirip ogrenmek lazim. simdi ne soylesek geyik olur.
çok garip başlıklar açılıyor bu sözlükte ne enteresan.
peygamber olmak için gerekli şartlar arasında yüksek öğrenimini yapmış olmak,iki yabancı dil bilmek( biri batı dillerinden olmak zorunda), yüksek öğrenimini 3.00 ortalama (4 lük sistemde) ile bitirmiş olma ve en az 5 yıllık deneyime sahip olma şartları aranıyordu. demek ki büyük torpili varmış ki bu insanın zorunlu 8 yıllık eğitimi bile tamamlamamış olmasına rağmen böyle bir konumda işe başlayabilmişler. çok büyük adam kayırma olmuş onca hak edene rağmen hiç hakkı olmayana verilmiş.
peygamberliğin okul bitirmeyle, çalışmayla vs. elde edilen bir şey olmadığını bilmeyen veya bilmezden gelen burnu havada zihniyetin yeni hezeyanıdır. kendi döneminde de hz. muhammed'e atılmış envai çeşit çamurdan biridir, ama boştur. burnu havada inkarcılar gururlarına yediremeyip kabullenemese de allah peygamberini seçmiş ve dinini göndermiştir.
peygamberliğin okur yazarlıkla bir ilgisi yok, soyla ilgisi var. semavi dinlerin bütün peygamberleri hazreti ibrahim'in soyundan geliyor. hazreti muhammedin okuma yazma bilmiyor olması bir tesadüf. ama bu tesadüf soy gerçeğini değiştirmiyor görüldüğü gibi.
cahil bir insanken peygamber olma durumudur. e tabi böylesi daha makbuldür.ama anlamamanız, normal çünkü anlamak için vucutta bazı şeyler şart. beyin bedava mesela.efenim sebep şudur; yaradan cahil olarak bilinen insanı öyle bi hale getirecektir ki, bu insanın etrafındaki insanlar ve tüm insanlık, yaradanı göremediği halde büyüklüğünü anlayacaklar, bir insan nasıl alim yaptığını görüp o yola gireceklerdir. hem sadeece cahil olması değil, temiz kalpli ve iyi niyetli olmasıda gereklidir. Einstein onca şeyden sonra çıkıp bana herşeyi Yaradan yaptırdı ben peygamberim deseydi, çok komik olurdu galiba.?
peygamberlik okur yazarlıkla değil, seçilmişlikle ilgilidir. dinler açısından bakıldığında tanrı, birisini seçmiştir ve o'na vahiy göndermeye başlamıştır. e tanrı'dan gelen vahiy de kime gelse adamı alim yapar, seçkin yapar, bir bakıma süperman yapar. o yüzden fazla kasmaya gerek yok; bu konudan ateist arkadaşlara ekmek çıkmaz*.
neden insanların inançlarına saygı duyulmuyor ve rencide ediliyorlar. kardeşim inanmıyor olabilirsiniz ama bu kadar saldırgan çirkin bir başlık açtığınızda bu insanları kırar ve zedelersiniz. bu tür konu ve başlıklarda biraz daha dikkatli olunmalı.
cahilliği okuma ve yazma bilmemekten ibaret sanmaktan başka bir şey değildir. cahillik okumadan,etmeden,bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmaktır. güzel ahlak,insanlara nasıl davranacağını bilmek,bilinçli olmak.. bunlar cahillik midir?
geçmişe dair bir analizi yapabilmek için o günün şartlarını da göz önünde bulundurmak gerekir. yıl 2010 olmuş tabi doğal olarak okuma yazma bilmeyen birey enformasyon çağı içersinde yontulmamış odundan öte bir hal alamaz. şimdi burada okur yazarlığın cehalete her türlü etkisi az izafide olsa tartışılır. ancak tarih VII. yüzyıl olunca oturup düşünmek lazım dünya üzerinde kaç üniversite, kaç lise, kaç ilkokul, vardı? ya da okur yazar olmak kaç ülkede yasal zorunluluktu. hemen söyleyelim hiç birinde! yani durumu daha sağlam bir temele oturtursak eğer. okur-yazar olmak VII. yüzyılda hiç bir devlette ve millette kazanılmış bir statü değildi.
o dönemin statü şekilleri genelde derebeylik, burjuva, tüccar, bey, kölelik, köylülük, soyluluk olarak biçimlenmiştir. yani bir derebeyinin veya bir hükümdarınn bile okur-yazar olmaması çokta tın aga. yani peygamber olabilmek için okuma yazma gereği o tarihlerde önemli değildi ki zaten bu işler beyin gücü ile değil kalp gücü ile oluyor.
eğer cahillik ya da gelişmişlik çağla ilgili ise şimdiki cahil büyük başların varlığı tartışılmalıdır.
o zamanın şartlarının tartışılması tuhaf olan hede.