içkili eğlence yerlerinin kötü gösterildiği söylenmiş. iyi yerler midir buralar? ne kazandırır bizlere? tabii ki yok edilsin demiyorum fakat iyi bir yer oldukları da iddia edilmesin lütfen. evet ben de alkol alan birisiyim. hatta zaman zaman haddinden fazla da içerim ancak içiyor olmam onun iyi bir şey olduğunu göstermez. eroinmanlar kalkıp eroini kötü gösterip yok etmeye çalışıyorlar dese komik olmaz mıydı? aynı şey değil diyen de konuşmasın zaten.
ayrıca çağdaş yaşam için opera binaları, nu eserler şart mıdır? alkol almayan adam çağdaş olamaz mı? eğer alkol çağdaşlıksa sözlükte ilk 10'a rahat girerim belirteyim.
anlamadığı konuları dışlama fikrinden de ileri gelebilen bir cahil fantazisidir.
insanın bilmediği konularda fikir yürütmesi kadar kendisini komik duruma düşüren birşey yoktur. örneğin; bir klasik müzik orkestrası izlerken gözü şef 'e takılıp ''yahu bu adam da ne yapıyor, sanki o sopayı sallayınca ancak herkes çalabiliyor, oysa herkesin notası önünde, o olmasa da çalınır o eser, yani o pozdan poza giren şefe ne gerek var?'' diyen insan ne duruma düşüyorsa, çıplak kadın heykelni sanattan saymayan, gereksiz bulan insan da aynı duruma düşmektedir. sanatın bazı ağır kolları (ör: klasik müzik, figuratif çalışmalar, cubizm, heykel), anlayana, normal hafif branşlardan (pop müzik, güncel şiirler vs) çok (hatta muazzam) daha fazla zevk verir, ancak anlayabilmek için belli bir süre kişinin kendini eğitmesi gerekir, anlamasa bile fikir yürütmeden önce şöyle bir araştırması yararlı olacaktır.
düşünce ve ifade özgürlüğünün, inandığı gibi yaşama özgürlüğünün sadece kendi gibi düşünenlerin hakkı olduğu düşüncesi, kendi inanmadığına inananları, düşünmeden, bilmeden, öğrenmeye gerek duymadan çağdışı ilan etmek, başkalarının nasıl giyineceğine karar verebileceğine inanma düşüncesi gibi örneklerin içinde bulunduğu iğfaller silsilesi.
ayrıca çağdaşlığın en büyük göstergesinin kendi gibi düşünmeyenlere saygı olduğunu anlamamak, anlayamamak.
ilk not: bastan soyleyeyim bu entryde tanim yapmak zor. tanim icermediginden kalip kalmamasi saygideger idare heyetinin tasarrufuna kalmistir.
on soz: yazmayayim dedim, cok direndim ama dayanamadim.
giris: kavramlar, sosyal yasamin icerigine yuklenenlere gore kullanilir. her kavram bir sureci tarifler ve icerigi de buna gore belirlenir. yani siz bir kavrama cikip istediginiz manalari yukleyip; "kardesim ben bu kavramdan bunu anliyorum" diyemezsiniz. sayet boyle derseniz bu kavram sizin dusuncelerinize, hayat gorusunuze vb. bir maske olmaktan oteye gitmez ve birakin evrensel olmayi, terminolojide bile yer bulamaz. dolayisiyla cagdaslasma kavramina da bu zaviyeden bakmak lazim.
gelisme: nedir cagdaslasma? bu kavramin kokeninde batililasma kavrami var. bize ithali ise 3. selim ile baslar ve 2. mahmut ile zirveye ulasir. catirdayan bir imparatorlugu kurtarma recetesidir batililasma. bu kavram, bu tarihlerden tanzimat'a kadar aydinlarimiz icin adeta efsunlu bir kelime veya sihirli degnek gibiydi.
batililasma kavrami musluman osmanli tebaasinda gerekli ilgiyi goremeyince bu sefer kilik degistirdi ve farkli, masum bir makyajla arz-i endam etti: cagdaslasma! ustad cemil meric'in ifadesiyle, "cagdaslasma, karanlik, kaypak, rezil bir kavram. rezil, cunku tehlikesiz, masum, tarafsiz bir gorunusu var. cagdaslasmanin kistasi ne? hippilik mi, burokrasi mi, atom bombasi imal etme gucu mu... cagdaslasmak elbette ki avrupalilasmaktir. avrupalilasmak, yani yok olmak. avrupa bizi cagdas ilan etti, avrupa, daha dogrusu onun yerli simsarlari. zira, apayri bir medeniyetin cocuklariyiz, dusman bir medeniyetin, bambaska olculeri olan cok daha eski, cok daha asil, cok daha insanca bir medeniyetin." evet aynen boyleydi. cumhuriyetin kurulusuyla bu surec aynen devam ettirildi sadece eski oldugu gibi ithal yerine biraz daha halka yaklastirilarak. zaten baska bir alternatif sozkonusu olamazdi. cumhuriyetin temel hedeflerinden biri olan "muasir medeniyetler seviyesi" iste bu cagdaslasma kelimeleriyle ifade edilen seydir.
peki ama bunun olcusu nedir? yani batidaki ve/veya batinin sahip oldugu hersey bir cagdaslik gereksinimi midir? misalen; klasik muzik, nu resimler, ickili eglence yerleri, opera vb. elbette hayir! zaten bunu bir hayat bicimi gibi algilamak meseleyi bastan yanlis anlamaktir. vakti zamaninda cumhurbaskanligi senfoni orkestrasinin halki aydinlatmak icin ciktigi anadolu turnesinde yasanan "sivas sivas olali boyle zulum gormedi" mevzusu bunun sonucudur.
yani bunlarin "evrensel, cagdas, medeni" oldugunu iddia etmek, en basit tabiriyle bizim paris'in isiklarindan gozleri kamasip, yurda sarhos donen batici takiminin ezikliklerinden ortaya cikmis bir hukumdur. gerci bunun boyle olduguna kendimizi inandirma konusunda epey direndik. sosyal statu geregi gidip klasik muzik konserinde ici disina donen kadar sabredip, eve kendini atar atmaz neset ertas dinleyenler ya da nisantasinda susi yiyip, devaminda yedigini lavaboya cikartip; solugu kebapcida alip, bir bucuk adana uzerine salgam suyu icerek acliklarini giderenler bunun en bariz ispatidir.
sonuc: el hasil bizim batililasma veya cagdaslasma dedigimiz sey ne gercek batililasma ne de cagdaslikti. danilevsk'nin dedigi " hicbir medeniyet baska bir medeniyete istihale edilemez" sozu bir gerceklige isaret eder. hatta vakti zamaninda atilla ilhan bu mevzu uzerine yazdigi eserinde, "bu yaptigimiz batililasma degil" diyerek son noktayi koymus olmakla beraber ayni zamanda cikip bir ozelestiri yapmisti.
son soz: soz kisa gerek o yuzden uzatip kafa utulemeye gerek yok ama sozluk gibi bir olusum bile olsa yazilanin bir anlam ifade etmesini, entry'nin tanim icerme zorunlulugu bile kurtarmiyor. cunku tanim diye yazilanin da ayriyeten tanimlanmasi gerekiyor...