son zamanlarda ortalıkta mantar gibi türeyen bir sloganı ve bu sloganın yazılı olduğu bir reklam afişi var ki insanı şaşkınlıktan şaşkınlığa sürüklüyor sayın yazarlar.aynen aktarıyorum:
armut dalda
kız balkonda
bici ora'da *
eskiden daha bir berbat olan şimdilerde en güzel günlerini geçiren müzik kalitesi olarak düşük bir mekan. bici yenir maç izlenir ama müzik dinlenmez. bariz bir şekilde sulu bira satarlar.
her zamanki yerde yani kibritin önünde arkadaşla buluşulacaktır ve olay yerine erken gidilmiştir. Bir iki dakika beklenir ama bozkırın soğuğu çekilecek gibi değildir. Çıkıyım yukardaki kafelerden birine oturuyum, gelince oradan görürüm nasılsa denir ve cafe ora'ya çıkılır. cafede bulunanların enteresan bakışları altında pencere kenarına oturulur ve dakikalar bir bir sayılmaya başlanır. 3. dakikada garson gelir ve ne içersiniz diye sorar. Birazdan arkadaşın geleceğini, birlikte sipariş vereceğini söylersin ama trip atar garson. Zaten mekana gıcık olmuşsundur, oturduğun yerin rahatsızlığından ötürü daha 5 dakika geçmeden kıçına kıramp girmiştir. daha da bir uyuz olursun. neyse arkadaş gelir, arayıp yukarı davet edersin. aptal aptal bakınarak gelir yanına ve Merhaba demeden sorar.
-Ağa çok mu aradın burayı?
+Erken gelmişim üşüdüm buraya giriyim dedim, bende sevmedim. Bir şeyler içer kalkarız.
Sonra o gıcık garson gelir. Ne alırsınız?
Arkadaş, grip olmuştur, belki iyi gelir diye ıhlamur ister.
Garson, ıhlamur yok.
Arkadaş, çay ver o zaman.
Bana da bir elma çayı.
Garson, elma çayı yok.
ben, iyi çay ver o zaman.
Bu soğuk muhabbetten sonra çaylar gelir ama bardaklar ince belli değildir. Mekanın ve garsonun soğuk davranışlarının intikamının alınma zamanı gelmiştir. Bu yüzden ukala bir tavırla garsona sorulur:
+ince belli bardağınız yok mu?
-yok.
+götür o zaman istemiyorum.
garson o küçük aklıyla çıkışmaya çalışır.
-Burası bir cafe, burada oturuyorsanız bir şey içmek zorundasınız.**
-ben bir şey içmeyeceğim demedim ki. Çayı ince belli bardaktan içerim, bana o bardakla getir yoksa adisyona bir çay yaz ve defol git.
bunun üzerine arkadaşa uzatır çayı o da ince belli bardaktan içeceğini söyler ve çayı almaz.*.
Garson gittikten sonra arkadaş ile gözgöze gelinir ve hiçbir şey söylenmeden ayağa kalkılır. içilmeyen çayların parası ödenerek mekan iki dakika içerisinde terkedilir. bir daha da gidilmemeye yemin edilir.
rock cafe/bar adı altında hizmet veren adana baraj yolunda bulunan bir mekan. ama şöyle bir şey var ki buraya rock bar demek gerçek anlamda bu işi yapan işletmelere hakarettir. başka bir şehirden gelip de kapısındaki rock music yazısına ya da tepesindeki kocaman metallica posterine aldanıp içeri girdiğinizde zaten nası bir yer olduğunu çözmeniz uzun sürmeyecektir.
* cumhuriyet üniversitesi içerisinde bulunan, öğrencilerin yollarını en fazla aşındırdığı, lolita tostu yeme de yanında yat cinsinden olan, kaşarlarının piyasa yaptığı cafe.
duvarında yazılı "adanalıyık bici yerik" (?!) sloganıyla annemde kendisine karşı sempati uyandıran ve annemin "rockcıların şirini de oluyormuş" diyerek bana bakıp manasızca gülmesine sebebiyet veren cafe.
adana baraj yolunda duygu cafe'nin tam karşısında yer alan bici bici ve şalgam servisi bulunan rock bar görünümlü mekan. sakın uğramayın insanı önce canlı müzik dinlemekten sonra da rock müzikten soğutur. ayrıca o mekandan nefret etmek için tabelasına bakmak yeterlidir , zira tabelada şunlar yer almaktadır ; elinde cafe ora isimli bir gazete tutan avrupa yakasından tanıyacağımız dilber halanın gzeteye bakıp abaaaaooov dediği bir resim. gazetede " bici ora icadıdır" yazmakta.