geçen senenin sıcak bir temmuz ayının ikindi vakitlerinde, sevgilim ile kolkola gün batımının o içimizi ısıtan romantikliğiyle, bir elimizde biralarımızı yudumlarken a.ına soktuğumun kürdü tüm romantizmin içine bildiğin sıçtı! lan dangoz ben senin denizden çıktıktan sonra vücuduna yapışıp, apış aranı belli eden, simsiyah kıllarından beyaz iken siyaha dönen uzun beyaz donunu görmek zorunda mıyım, ha zorundayım?
değilim tabi biraz modern ol, mayo denen bir şey var? hiç mi açıp bir televizyon izlemedin ki? orda ne biçim hatunlar, ne biçim erkekler bikinilerini, mayolarını ''modern'' olgusunun içine sanki batırılıp da çıkarılmış gibi adabına uygun biçimde giyip yüzüyorlar. bakan da memnun ayrıca ''ay ne kadar medenice!'' diyebiliyor. lan sana bakmayan da, bakan da memnun değil!
lan bi siktirin gidin artık şu memleketten! istenmiyorsunuz bu memlekette! anlayamadınız mı bunu daha?
görüntü kirliliğidir bunun tanımı aslında. yani ben istanbul'un o boktan trafiğine, o boktan gürültüsüne katlanırım ama buna katlanamam işte? tez kesilsin başı emrediyorum!