1994 yapımlı zeki demirkubuz'un ilk uzun metraj filmi. ilk olmasına rağmen bence kötü sayılmaz. Genel itibari ile garip bir filmdir. Katil olayını anlamış değilim. Acaba film kesilmiş mi diye de düşünmeden edemedim, o arada ciddi kopukluk vardı. Her şeye rağmen bence izlenilesi bir film.
biraz önce izlemiş olduğum internette günlerce araştırma yaptıktan sonra zor bulduğum realist bir şekilde olayların, hayatın gerçek bir şekilde işlenmesiyle birlikte izlerken kalp krizi geçirebileceğiniz tarzda bir zeki demirkubuz filmidir. zeki demirkubuz'un ilk filmi olmasıyla filmdeki birazcık kalite yoksunluğu göze çarpabilir.
Hem Türk filmi hem yönetmenin ilk filmi öylemi adını bile duymamıştım. Vaktimi ayırmayada değmez. Neyseki hintler ve çekikler varda dünya sinemasının en kötüsü değiliz.
1994 yılında çekilmiş, zeki Demirkubuz’un ilk uzun metraj filmi. Drama konusunu işlemiştir. Zeki demirkubuz’un pişman olduğu filmidir.
Filmden bir replik;
Hüzünlü bir şiir gibiydi her şey. Artık yavaş yavaş anımsıyordum.
Günler geçiyordu. Bildiğim tek gerçek buydu. Şairin dediği gibi, kendimi ağır ve müşfik akan bir suyun koynuna bırakmış, gidiyordum...
benim kaldıgım devlet yurdunda sadece kızların kaldıgı tek bloktu. 1600 erkege 800 kız. tam bir meydan muharebesi ortamıydı lakin ülkücü teskilat tarafından onune 100 metre cizgisi cizilmisti. cizgiyi gecen erkek tayfası feci dayak yerdi.
Maddiyat anlamında sınıf atlayan bir kadının zerre materyalistlik sergilemeden ve elde ettiği maddi güce bakmadan sezgisel arayışlar içerisinde olmaya devam etmesini konu alan film.
Ana TEMAsı tabi ki insan bireyselliğinin hiçbir konum ve kıyasla sabit kalmadığı, arayışın ve farkındalığın ömür boyu devam etmesi...