izleyiciye güzel bir selam çakarak eli ayağı düzgün bir final izletmiştir. şunu tekrar anladık ki, fikret kuşkan.
- fikret kuşkan?
+ fikret kuşkan.
şunu söylemek gerek, oyunculuk eğer sadece "en iyinin" yaptığı bir şey olsaydı, fikret kuşkan çoğusuna ekmek vermezdi bu dünyada.
ayrıca; "süleyman kral" diye anlattığın hikayedekinin asıl özelliği "peygamber" olması. bu kadar da korkmayın dini hikaye referansı vereceksiniz diye. kimse sizden ömer baba olmanızı beklemiyor.
bekci bahcivana, bahcivan hizmetciye, hizmetci usaga, sonra usak hepsine durumunu anlatir bir diziydi. oyuncu kadrosu cok iyi olmasina ragmen senaryosuyla bekleneni veremedi. final bölümüyle de, koskoca diziyi bosa izledigimi farkettirmistir.
dizi demeye çok dilim varmıyor, çünkü bizim türk televizyonlarında dizi dediğimiz, iyinin kötüyü yendiği, mutluluk mastürbasyonlarıyla coştuğumuz, belirlediği konsepti gözümüzün dibine kadar sokup gerçekçilikle alakası olmayan şeydir. mankenlerin daha bi çok ünlendikleri, oyuncuyum diye geçinen güzel yüzlü çocukların bok gibi parayı götürdüğü ticarethane eserleridir.
ama bu ilginçti. her pazartesi tadı damakta kalan kaliteli bir sinema filmi izler gibiydik, daha da iyisini ben göremedim. çünkü gerçekti, çünkü fikret kuşkan ağlarken içimden bir şeyler koptu, çünkü öyle güzel ve orijinal sahneler gördük ki gözlerimiz iyiye kaliteliye alıştı.
kimse iyi ya da kötü değildi, herkes hem iyiydi hem kötü.
spoiler vermeyi dilediğim binlerce muazzam replik duyduk.
sonra da bitti. sadeliğiyle, kalitesiyle.
herkesin eline sağlık, bize baya afiyet oldu.
final bölümüyle olayları birbirne bağlayan dizi olmuştur.orhan karakterinin tüm şerefsizliklerine rağmen iyi bir baba olduğunu gösterdiği bölümdür.bitmeseydi keşke...
sonunda bitti kardeşim..tamam kadro sağlam eyvallah sözümüz yok ama saçma sapan bir senaryo olmuş başta her şey güzeldi fakat sonra..
(bkz: ohh be)
edit: ne kadar çok seveni varmış bu dizinin...beri gelsin eksiler...
doğru söyleyeni dokuz köyden kovarlar hesabı...
televizyonlarda hep görmek istedigimiz oyunculuga sahne olan dizidir. hele bu akşam yayınlanan final bölümünde fikret kuşkan başta olmak üzere bütün oyuncular yaşadıkları duyguları bizzat benimde hissetmeme neden olmuştur. emegi gecen herkesin tebrik edilmesi gereken kaliteli bir dizi yeri ve zamnında bitmeside başarısındandır.
bugün itibariyle bitirilen 2007 ve 2008 senelerinde oynamaya başlayan yüzlerce Türk dizisi içinde en kaliteli olanıydı. her ne kadar zaman zaman senaristlerinin kısırlığı yüzünden kabak tadı verse de genel itibariyle oldukça başarılı bir diziydi. izlenmediği için erken bitirildi. diziyi izlenmez hale getiren kendi senaristleridir. yoksa oyunculuk, kurgu ve tema oldukça başarılıydı.
kesinlikle isminin üçü bir arada olarak değiştirilmesi gerektiğini düşünürken final bölümü gelen dizi. hayır mümkün müdür mehmet günsur, fikret kuşkan, nejat işler gibi üç usta aktörün bir araya gelmesi ve kötü bir iş çıkması. mümkünmüş demek ki.
kanal 1'de yayınlanan aşkım aşkım dizisinde mehmet ali erbil'in oynadığı şener karakterinin bu akşam yayınlanan bölümde bıçak sırtının bir çoğumuzun dikkatini çeken mantıksal bir sorunuyla alakalı dalga geçtiği dizi.
karısından kaçma planı yapam şener bey pasaportuna bakarak aman tanrım meksikaya bile vizem var diye sevinir.ardından ekler.bıçak sırtında adam vizesi yokken bir gecede marsilyaya kaçıyor ben mi meksikaya kaçamıcam.yıhahahaha.
arka sokaklar adı altında yayınlanan deli saçması dizinin bitmek bilmemesi üzerine bir türlü yayımlanmayan dizidir. ulan insan düşünür milletin uykusu geliyor, vizeler başladı, öğrenci milletidir aç mıdır tok mudur diye. siz kıllık yaptıkça bende internetten indiricem.
bu kadar verip veriştirdikten sonra ekle'ye basmadan önce kanal d'nin internet sitesine girilir ve bugün yeni bölümün olmadığı görülür. olay bünyede kekremsi bir itibar bıraksada şakacı diyerek geçiştirilmesi muhtemeldir. kedidir kedi.
artik iki haftada bi birilerini yaralayip oldurmekten baska bir atraksiyon yaratamayan dizi. mehmet'in annesi kaza gecirdi oldu, mehmet kaza gecirdi agir yaralandi, selim resat bey az kaldi gidiyodu, simdi de sira gunes'e geldi. bu gidisle dizide adam kalmayacak. degisik bir konsept yaratin artik sikildik lan olen yaralananlardan. bi melisa sozen icin izliyorum yeminlen. o nasi duru bi guzelliktir yahu..
seneryosunun gittikçe tıkandığı dizi. tıkanıyor, çünkü artık başka filmlerden esinlenmiş sahnelere ve repliklere rastlamaya başlıyoruz. mesela son bölümünde nisan'ın ali'nin kalbini yumuşatması, jack nicholson'a bir filmde helen hunt tarafından aynen uygulanmıştı. yalnız kelimeler biraz farklı.birde iyice yeşilçam melodramlarına dönmeye başladı. iyiler yükselişte, kötüler düşüşte, zenginlik çökmekte. demek ki devir değişse de, fakir ama gururlular sonunda galip geliyor.
iki taraflı ilerleyen hikayede bir taraf iyiyden iyiye mutlu olmaya başlamışken diğerine belaların bini bir para. peki bunda amaç nedir? şu ana kadar güzelce işlenen denge politikası bence bir an önce tekrar sağlansın, ama saçma sebeplerle değil elbet. yoksa mahir günşiray abi saltanatı hakikaten çökertecek, "yasak şehzade" olarak.
ama yine de, nisan var. ali'nin kalbi yumuşuyor nisan yanında olunca, seyircide izleyecek kalp kalmıyor ulan! neredeyse tüm bölümü mutlu eşek misali sırıtık izledik onun yüzünden.
orhan ertuğrul rolünü, fikret kuşkan da başka kimse bu kadar iyi çıkartamaz dı. hatta bikaç bölüm sonra orhan ertuğrul da evlatlık çıkabilir, benden sölemesi...
neden sesler hiç yükselmiyor bu dizide? lan diyorum tamam şimdi bağıracak işte, ama yok sessiz sessiz bağırıyorlar. çocuk mu uyuyor neden yükseltmiyorsunuz sesleri. tonlamalar hep aynı, sürekli aynı kişi konuşuyor sanki. yok olamaz bu kadar sakin bir hayat olamaz, çok gerdiler beni çok. kadın bağırmamak için kapıya vuruyor da yine bağırmıyor. filmin olmazsa olmazı mı bu? bu kadar ölü bir hayat olamaz, gerçekten olamaz.
neyse güzel dizi.