siz onu bırakır bırakmaz birden derinliklere dogru gidiyorsa elinizin altında bir el hiç olmamış demektir, bırakın gitsindir. eger siz bıraktıgınızda hala bileginizi sımsıkı sıkan parmaklar varsa, hala arada birbirinize baglandıgınız ince ya da kalın bir bag varsa kurtarın onu/kendinizi/sizi.
bırakılan şey ile alakalı olarak anlamı ve ehemmiyeti değişebilen eylem , sonucunda mutluluk ve haz duyma ya da mutsuz ve keyifsiz olma kombinasyonlarınızın da olacağı fiil.
kardeşim okulu bırakmış. - gitmemek
öğretmen, beni sınıfta bırakmış. - düşük not vermek
çantasını masanın üzerine bıraktı. - koymak
elini bıraktığım çocuk düştü. - tutmak
bu işin peşini bırakmıyacağım. - araştırmak
eline bi tas alirsin, sikarsin, sikarsin. seklini degistirmeye calisirsin. bi süre sonra degistiremedigini farkedersin. aksine senin canin yanmaya baslar. ve o tasi birakirsin elinden. artik birakmak gerektigini anlamissindir. ancak o kadar uzun süre tasimissindir ki o tasi, agirligina alismistir elin, yoklugu bir bosluk hissi uyandirir. iste bu bosluga kolayca alisamazsin. dogru oldugunu düsündügün seyi yapmis olsan bile..
Gönlüm sende kaldı.
Bırakmak lazım aslında
Bilsem de bunu
Yapılamıyor işte
Ben senin bana aşık olma ihtimalini
Ya da geçmişte azıcık da olsa bana ilgi duymuş olabileceğini
Düşünmeden edemiyorum.
Kan kusturuyorum kendine
Her gün
Karnıma atılmış birer tekme gibi
Suçluyorum kendimi
Bitap düştüm yollarında
Sana çıkabilecek her yolda.
Bazen bırakmışsın gibisin
Bazen de bırakmamış
Ruhun bırakmamış da beynin bırakmış sanki
Bu keşmekenin içinde günden güne yıpranıyorum.
Hergün birer birer dökülüyor benden birşeyler.
Yok oluyorum.
bağlanmak fiilinden ya da yaralanmaktan korkan insanlar için çoğu zaman tek çıkış kapısıdır. bir canı ardında bırakmak kolay mı? düşüncesi bile akla zarar ama bazen onun yaralarını daha fazla kanatmamak adına yapmak zorunda olursunuz.