Sadece birine söyleyemediklerimin bu kadar taşarcasına çok olması beni yoruyor, onları bir yerlere yazmalıyım lakin öyle içime oturdu ki şu ılık sonbahar rüzgarında onun elini tutamamak, kalem tutmaya bile hevesim yok. Müzik dinleyip kahve içerken, sigaranın o zamansız yarısında geliyor aklıma, yazıyorum işte.
Bazen aklima cok parlak şeyler gelse dahi yazmıyorum, çünkü useniyorum.
Bazen de yapcak baska bi sey bulamiyorum, yazıyorum.
Hayir simdi bunu okudun da ne katti sana? Ard arda entry giriyosam cok canım sıkılmış demektir ondan yazıyorum. Okuma bence.
Kendimi arıyorum..Unutmayı istediğim masalları hayatımdan atmaya belki de yeni masallar yazmaya çalışıyorum. Duruyorum, duraksıyorum bazende anımsıyorum sessizliğimi ..
Bir damla gözyaşıyla yaşıyorum ve yaşadığımı sa bazen haykırıyorum.
Umursamamayı belki umutsuzca unutulmayı yazıyorum..
Neden yazdığımı bilmeden yazıyorum işte, öylesine..
heves bir kere gitmeyegörsün, hayata, insanlara ve kendine o an küsmüyor musun? o yitip gidince, içine üflenmiş nefes de bitiyor gibi olmuyor mu? heves, hani bir şeylere karşı büyüttüğün o tatlı ve geçici merakını giderme arzun değil de; asılmaktan zevk ve şevk duyduğun ve sanki onsuz yapamayacakmışsın gibi oldun, seni bütünleyip heyecanını taşıran ve seni ayağa gümbür gümbür kaldıran şey demek değil mi? çok hasta olduğunda veyahut diyelim ki kimselere anlatamadığın bir derdin olduğu vakit, "iyi misin?" diye omzuna dokunacak, önüne düşen başını kaldırmana yardım edecek o şifalı o sıcak avuç içi değil mi? heves, senin ya da ülkenin en zor gününde dahi, bir gece yarısı demlemeye karar verdiğin çay demek değil mi?
bıkmadan usanmadan yazıyorum çünkü, o bir kişiye tüm yazılarım. o bir kişi için hepsi arjantin'de dört duvar arasında montaigne'in sözlerinden birini belki de tavanına rujuyla yazıp da şu an yatağında o tavanı seyre dalmış o kız için mesela: o bir kişiye anlatıyorum. baskıdan yılıp tükenmiş, sanki bu hayat hiç değişmeyecekmiş gibi bir bıkkınlıkla ve gününü ağır aksak bitirip de en dürüst kurtarıcısı uykuya kavuşmayı bekleyen o iranlı adama işte: hepsi, tüm sözcüklerim, ve tüm cümlelerim o bir kişi için; o çocuğa, o gence, o ihtiyara, o kadına, o adama konuşuyorum. insanlık tarihinin çekirdeğini bir ceviz büyüklüğündeki kalbine sığdırabilmiş ve o çekirdeğin içinde de binbir alemin gizini taşımakta olan o bir kişi için tüm hevesim.