masumluk. ilk başta çocukluktaki tadı vermeyen şeyler olarak düşünüldüğünde ne alaka şimdi denilebilir ama insan ne kadar iyiyim, şöyleyim şöyle mükemmelim derse desin masum kalamıyor, kalmak için uğraş veriyor falan. keşke hiç büyümeme iksiri olsaydı.
Taso oynamak, duman arabasının pesinden önünü görmeyerek koşmak, balkondan aşağı insanlara tükürmek, balkona çıkan insanları balkona kilitlemek, ezan okunduğunda üstün başın toz icinde kapkara bir sekilde eve koşmak, kapı eşiğinde yanlara yalın ayak basarak tırmanmak, belinden boncuklu tabanca, elinden lazerin eksik olmaması.
her şeydir. çizgi film izlerken, gezintiye çıktığımızda, misket oynarken, top oynarken, sadece havanın güneşli olması bile bizim için bir keyifti. büyüdükte ne oldu sanki ? hayat, yüzündeki maskeyi çıkardı, nefes almak bile bizim için külfet oldu.
çocukken oynamak için can attığımız oyun parkları.şimdilerde geceden kalma soğuk ve ıssızlığı çocukların bedenleriyle kapamaya çalışan mekanlar gibi geliyorlar gözüme...
loli pop şeker. Artık yalamaya kalksak (yazarken bile manidar) zengin türkçemiz ve hayal dünyası geniş insanımız yüzünden iğreti olduğumuz şeker türüdür. Çocukken hiç düşünmezdik yalardık geçerdik hey gidi günler bee.
akşamüstü sokakta oyun oynamak. neden özellikle akşamüstü bilmiyorum ama o vakitler çok daha fazla haz verirdi. hani böyle hava grimsi hafif kararmak üzere, hafif bir serinlik var, ezan okununca eve dağılınır falan.*