olay şudur. akla gelebilecek pek çok güzel olay, insan ve durumla karşılaşılmış, yaşanmış ve bitmiştir.
sonra bunlar artık sizi oyalamaktan uzaklaşmaya başlar. işte o an büyük yalnızlık anıdır.
yapılacak tek şey köşeye cekilip içte yeni heyecan ve meraklar uyanmasını beklemektir. ya da hatıralarla avunmak.
Öyle zamanlar olur ki insanoğlu ister istemez anılarını hatırlar ve birden bire içini hüzün kaplar. Kendi kendini sorgulamaya başlar ve istemeden de olsa gözlerinizin dolduğunu hissedersiniz. Boğazınızın tıkandığını hissedersiniz. Yutkunmakta zorlanırsınız.
Bazı yalnızlıklar farkında olmadan sizi olgunlaştırır, daha mantıklı düşüncelere iter sizi. Zaman zaman da keşke dediğiniz anlar olur.
Kısaca anıları unutmayan ve geçmişine, kendisine saygısı olan, düşünceli insanların yaşayacağı durumdur.
Diğer bir ifadeyle susarsınız, sessizlik içine girersiniz.
1989 senesini 90 a baglayan zamanlarda ortaya cikmis, maalesef ki kimyalari tutmayan (o da ne demekse) iki sanatcinin (bkz: sezen aksu), (bkz: ferhan sensoy) agir diyaloglarindan oteye gidemeyen, izlesen de olur izlemesen de tadinda, yavuz ozkan filmi.
filmin çekileceği gün, dublaj karşıtı ferhan şensoy'un filmde dublaj kullanılacağını öğrenmesinin üzerine yavuz özkan ile sorunlar yaşadığı, sonunda da kendi karakterini kendisinin seslendirmediği film.
seksenlerin sonu için farklı bir çalışma denebilecek sinema filmidir. altın portakal'dan 'en iyi görüntü' ödülünü kazanmıştır.
yer yer gerçekten sıkıcı da gelse feminizm üstüne olsun, evlilik üstüne olsun güzel diyaloglara sahiptir. bir de yalnızlık üstüne tabi.