çiftehavuzlar'da merkezi bulunan ingilizleri 1881 yılında kurdukları fransızların cercle d'orient ismini koydukları ve masonik yapısı olduğu öne sürülen Türkiye'nin kalburüstü insanlarının üye olduğu dernektir.
eski turk filmlerinde sıkça görebileceğimiz, alkol oranı rutin rakılara nazaran az daha fazla olan kulüp rakısı nın meyhanedeki garsondan isteniş biçimidir.
1882 yılında ingiliz Elçisi Sir ALFRED SANDISON tarafından başlatılan çalışmalar sonucu: diplomat, yönetici ve iş adamlarından oluşan 30 kurucu üyenin sosyal amaçlarla kurdukları ( CERCL'E a PERA ) adlı kulüp 1884 yılında ( CERCL'E d ORIENT) adını almıştır. 19 mart 1882 tarihi Kurucular Toplantısında Baron De Hirsehfeld, başkanlığında teşekkül etmiş olan 9 kişilik Yönetim Kurulu 1884 yılına kadar toplantılarını muhtelif sefarethanelerde yapmıştır. Aynı yıl Abraham Paşa tarafından mimar Valloairi'ye yaptırılan Beyoğlu'ndaki binaya geçilmiştir. Binanın tefrişinde ingiliz, Fransız ve Osmanlıya ait aksesuarlar ve eşyalar kullanılmıştır. 1930 yılında Alaiyeli Mahmut Beyin teklifi üzerine toplantı tutanakları Türkçe ve Fransızca olarak düzenlenmeye başlanmıştır. Bu yerde bir asıra yakın mevcudiyetini sürdüren kulüp, her yönü ile cemiyet hayatına, ve diğer sosyal kulüplere örnek teşkil etmiştir. Karar Defterlerinde 1882 yılından bugüne kadar yapılan Genel Kurul toplantıları ile Yönetim Kurulu toplantıları tutanakları mevcuttur. Toplumumuzun tarihindeki en büyük bunalımların ve değişmelerin yaşandığı sürecin tanığı olan kulübümüz aynı zamanda bu olaylarda rol üstlenmekle birlikte, üyelerinin bunlara fiilen katıldığı bir cemiyet olmuştur. Laik ve Demokratik Cumhuriyetimizin kuruluşundan bu güne kadar
siyasilerin ve yüksek bürokratların, ayrıca bilim, sanat ve iş dünyasının
büyük şahşiyetlerinin başkanlık yaptığı kulübümüzde üye sayısı
6000'e ulaşmıştır.
28 şubat'ın önemli isimlerinin de (darbeci generaller) boy gösterdiği durak. büyük kulüp'le ilgili önemli bilgiler içeren bir yazı okudum. paylaşmakta fayda var:
1882de kurulan, iş adamı, siyasetçi ve sanatçıları bünyesinde barındıran büyük kulüp, genelkurmay başkanlarının üye olması ile de gündemden düşmüyor.
üç eski genelkurmay başkanı ismail hakkı karadayı, hüseyin kıvrıkoğlu ve yaşar büyükanıt oradaydı. emekli generallerden de cumhur asparuk, necati özgen, ilhan kılıç, necdet timur göze çarpanlar arasındaydı. emekli orgeneral çevik bir ile deniz kuvvetleri komutanı oramiral salim dervişoğlu zaten rakip listelerden aday oldukları için yarış hâlindeydiler.
buna karşılık, iki sene öncesine kadar üyeliğinin devam ettiğini bildiğimiz, türkiyenin zor süreçlerinde görev yapmış eski genelkurmay başkanı orgeneral hilmi özkök orada yoktu. yine eski genelkurmay başkanı mustafa necdet üruğ, eski deniz kuvvetleri komutanı vural bayazıt, 12 eylülün millî güvenlik konseyi üyesi oramiral nejat tümer de ya üyelikleri düştüğü için ya da çeşitli sorunları sebebiyle katılmamışlardı, 14 marttaki büyük kulüp seçimlerine. şimdiki genelkurmay başkanı ilker başbuğu ise oy kullanmak için görmek açıkçası sürpriz sayılabilirdi. zira tsk iç hizmet kanununun 43. maddesi, silahlı kuvvetler mensuplarının derneklere girmeleri, bunların siyasi faaliyetleri ile münasebette bulunmaları, her türlü siyasi gösteri, toplantı işlerine karışmaları ve bu maksatla nutuk ve beyanat vermeleri ve yazı yazmaları yasaktır maddesi akıllara gelecekti. ya da 1. ordu komutanlığı görevini tamamladıktan sonra 2006daki yüksek şûrada kara kuvvetleri komutanlığına geldiği sıralarda, 9 aralık 2006da büyük kulüpe üyeliği kabul edilen başbuğ, üyeliğini, 43. madde gereği millî savunma bakanlığına bildirmişti. bilmiyoruz tabii.
askerler, kuruluş hikâyesi 1880lere inen büyük kulüpe her zaman ilgiliydi, ancak bu ilgi son zamanlarda ortaya çıkan fotoğraftan da anlaşılacağı üzere üst düzeye çıkmıştı. kimi muvazzafken, kimi emekli olduktan sonra duhul etmişti kulübe. i̇şin ilginç tarafı, hepsi de genelkurmay başkanı olan i̇smail hakkı karadayı, hüseyin kıvrıkoğlu, hilmi özkök, yaşar büyükanıt ve ilker başbuğ paşaların büyük kulüpe peşi sıra üye olmalarıydı.
büyük kulüpün 1987de yayımladığı üye listesine kabaca baktığımızda, oramiral irfan tınaz, orgeneral irfan tansel, general kaya yazgan, orgeneral kemal atalay, orgeneral kemal kayacan, orgeneral haydar sükan, kıdemli albay muzaffer ataklı, amiral necdet şenergun, koramiral nejat serim, millî güvenlik konseyi üyesi osman sedat celasun, orgeneral selahattin demircioğlu, korgeneral selahattin çetiner, hava korgeneral süleyman muammer inal ve daha pek çok rütbeli ismin eski üyeler arasında olduğu gözlerden kaçmıyordu. yeni süreçte de başka askerî üyeler vardı ancak büyük kulüp kapalı bir kutu olduğu için onları bilme imkânı yoktu.
değil rütbelilerin, iç hizmet kanununa göre er ve erbaşların askerlik vazifelerini yaptıkları süreçte dahi bütün sivil üyeliklerinin askıya alındığını beyan etmelerine rağmen muvazzaf askerlerin hangi rütbede olursa olsun bu tür kuruluşlara üye olması nasıl açıklanabilirdi? ve büyük kulüpte asker üye alma veya askerlerin üye olma sevdası nereden geliyordu?
işın sırrı muhtemelen şu noktadaydı. büyük kulüp tüzüğüne göre 1. ordu komutanı derneğin tabii üyesi oluyordu. göreve başladıkları sırada büyük kulüp yönetim kurulu tarafından makamlarında ziyaret edilen komutana dernek üyeliği öneriliyor, ilgili komutan da olumlu cevap verirse şeklen bir inceleme sonrası üyeliği başlatılıyordu. bu anlayış sadece askerlere yönelik değildi. kulüp, zaten ülkemizdeki yabancılar tarafından kurulmuştu. 1930ların sonuna doğru yabancı ağırlığı azalsa da onlara gösterilen kolaylıklar hep sürmüştü. 23 nisan 1944te, dışişleri bakanlarının kulübedoğal başkan seçildiği süreçte, numan menemencioğlunun başkanlığındaki toplantıda askerlerin üyeliği yazılı olmasa da kabul görmüştü. başkan duran akbulut tarafından tarihçi-gazeteci orhan koloğluna hazırlatılan cercle dorientdan büyük kulüpe kitabında bu husus gözler önüne seriliyordu: beşinci madde okundu. bay numan menemencioğlu bu maddedeki başkonsoloslar kelimesinin kaldırılması ile istanbulda resen vazife gören muvazzaf konsoloslar tabirinin kullanılmasını teklif etti. ve böylece düzeltildi. lütfü kırdar, bu maddedeki komutan, askerî komutanların da belirtilmesini istedi. ali haydar bunun düşünüldüğünü fakat belirtmenin lüzumu olmadığını beyan etti. menemencioğlu ancak bir tek kumandanın yeterli olduğunu söyleyerek bunun en ileri gelen askerî komutan şeklinde düzeltilmesini istedi ve bu teklif kabul edildi.
buna ek olarak, bugünkü tüzüğün 5. maddesindeki devletin üst düzey görevlerinde bulunanlarla ülkemize ve derneğimize büyük hizmet ve yararları dokunan kişiler yönetim kurulu kararı ile onursal üye olabilirler şeklindeki kayıt da bu yolun nasıl işlediğine ışık tutuyordu.
büyük kulüp başkanı duran akbulut, henüz kara kuvvetleri komutanı iken kulübe üye olan orgeneral ilker başbuğun eleştirilmesini eleştirmiş, 6 bine ulaşan üye sayısının 60ını eski ve yeni genelkurmay başkanları, kuvvet komutanları, korgeneral ve koramirallerin oluşturduğunu açıklamıştı. akbulut ayrıca siyasetle ilgilerinin bulunmadığını, derneğe ait mekânlarda siyasi toplantılar düzenlenmeyeceğinin de tüzük hükmü olduğunu deklare etmişti. acaba öyle miydi? bunun için geçmişe bakmak gerekiyordu.
orhan koloğlunun bizzat büyük kulüp arşivine dayandırarak yaptığı çalışma, geçmişten örnekler sergilemesi bakımından önemliydi. ancak daha da önemlisi, duran akbulutun, gazeteci faruk mercana 1950li yıllardan bu tarafa burada hükûmetler yıkılmış, hükûmetler kurulmuş. ifadesini kullanmış olmasıydı.
büyük kulüp fikri, 1 aralık 1881de, avrupalıların osmanlı topraklarında sadece kendilerinin egemen olduğu, hiçbir yerlinin -daha açıkçası osmanlı yönetimini temsil eden bir kimsenin- etkili olmayacağı bir mekanizmanın kurulması tasarlanarak oluşturulmuş ve büyük britanya büyükelçisi sir alfred sandisonun girişimleri ile harekete geçirilmişti. ilk etapta 90 kişilik bir üye aday listesi tespit edildi. kuruluş işlemlerini sandison, graziani, wrench, th. mavrogordato, testa, kont collobiano, vigoureux, wallace, bertranddan müteşekkil 9 kişilik hazırlık komitesi yürütecekti. 1882deki genel kurul toplantısında oturum başkanlığına alman büyükelçisi baron hirschfeld seçildi. ilk tartışma kurucu üyeler listesi konusunda oldu. sultan ii. abdülhamidin yaveri izzet beyin kurucu olarak kaydı yapılmamıştı. orhan koloğluna göre, sultan abdülhamidin, avrupalı elçilerin başrolü oynadığı, önemli ticaret ve maliye uzmanlarının ve bütün yabancı askerî ataşelerin yer aldığı böylesi bir kurumu göz ardı etmesi düşünülemezdi. bunun üzerine istifalar oldu. bir ara yol olarak da hazırlık komitesinin başkanlığına iran elçisi muhsin hanın seçilmesi tercih edildi.
1882de kurulan cercl dorientin kurucular listesindeki 78 kişiden 59u, osmanlı vatandaşı değildi. içlerinde sadece iran elçisi muhsin han müslümandı. koloğlunun düştüğü kayda göre, osmanlı tebaası kişiler içinde de sadece üç türk vardı: münir ve refet beylerle yaver paşa.
1882-1907 yılları arasında kulübe 518 yabancıya karşılık 52 osmanlı vatandaşı dâhil olmuştu. 1908-18 yılları arasında, -önde gelenleri dâhil- ittihatçı bir yığılma ile karşılaşmamıza rağmen durum 279 yabancı, 129 osmanlı vatandaşı şeklinde idi. cumhuriyet kurulduktan sonra 1923-36 yılları arasındaki oran 322 yabancı, 92 türk üye olarak kayıtlara geçmişti.
1944te cercle dorient ismi büyük kulüp olarak değiştirildi. kuruluşun ismi serkldoryan olarak da okunuyor ve yazılıyordu. kendisi de büyük kulüp üyesi olan hüseyin cahit yalçın, kulübün nasıl türkleştirildiğini anılarında şöyle anlatıyordu: 1914 tarihine gelinceye kadar beyoğlundaki küçük kulüp (istanbul kulübü, bu adla anılırdı) tamamen bir ecnebi yuvası sayılırdı. beyoğlunda hüküm süren levanten ruhu türkün en büyük, en durup dinlenmek bilmez düşmanıydı. aleyhimizde her türlü iftiralar ve fena sözler beyoğlundan çıkardı. bu türk aleyhtarlığı propagandasında beyoğlunun mühim iki kulübünün büyük hissesi olabilirdi. ittihat ve terakki bunun farkındaydı. büyük harbin çıkması beyoğlunun kulüplerini türkleştirmek için bir fırsat temin etmişti. talat vesair ileri gelenler, yüksek türk memurlarının ve türk gençlerinin senkldoryana ve küçük kulüpe girmelerini, oralarda bir türk ekseriyeti vücuda getirmelerini, oralarda da etkili olmalarını istiyorlardı.
kulüp tarihine baktığımız zaman sürekli bir gelir-gider dengesi gözetmekle meşgul olunduğu göze çarpıyordu. dengenin sağlanması ve gelir elde etmek için de kulüp kapıları dışarıdan davet ve davetlilere açılıyor, kâğıt oyunları dâhil çeşitli salon oyunları da devreye sokuluyordu. açık arttıkça bu oyunlara zam da yapılıyordu. ülkenin içinden geçtiği savaş ve ekonomik sıkıntı yılları kulübe de yansımıştı, doğal olarak. bu sıkıntılar neticesinde bazı dönemler üye sayısı çok geriliyordu. bu da kulübün maddi kaybı demekti. böyle dönemlerde, cazibe merkezi olmak için yerli-yabancı önde gelen isimlerin kulübe üye olması teşvik ediliyordu. kulüp bazen restoran ve eğlence merkezi gibi de işletiliyordu, gelir elde etmek için.
kulübün cazibe merkezi olması için bir dönem dışişleri bakanları kulübün tabii başkanı sayıldı. hükûmetlerle bırakın yakınlaşmayı, iç içe girildi böylece. numan menemencioğlu, necmettin sadak, sonrasında sabık da olsa tevfik rüştü aras dahi başkanlık yaptı kulübe. adnan menderes döneminde de iktidarın ilgisini çekme çabaları sonucu menderesin bakanlarından mükerrem sarol başkanlığa getirildi. menderesin başbakanlık müsteşarı, mason ahmet salih korur da bu yıllarda üye olmuştu büyük kulüpe. hükûmetlerle sıcak temas sonuç vermiş, mason üstadı şükrü kayanın önerisiyle masonların uykuya yattığı bir süreçte, 1936 ile 1954 yılları arasında büyük kulüp 350 yeni üye kabul etmişti.
27 mayıs 1960ın kaldırdığı toz duman içinde herkes bir köşeye çekilince kulüp yine maddi gelirden yoksun kalmıştı. hem üye sayısını artırarak gelir elde etmek hem de darbecilerin cirit attığı ortamda onlarla yakın temasta olmak için 17 mart 1962de yeni bir karar alındı. kurucu meclis üyeleri ile devletin birinci ve ikinci derecedeki yüksek kademelerinden ve muadili diğer devlet teşekküllerinden emekliye ayrılmış olanlardan kulübe girmek isteyenlerin müracaat tarihinde cari duhuliyenin yarısı alınacaktı.
buna rağmen böyle bir dönemde bile kulüp, 15 eylül 1960ta, yani 27 mayıstan 4-5 ay sonra hazineye 30 bin lira bağış yapmıştı. bunu nasıl izah etmek gerekirdi? 27 mayıstan hemen sonra, 17 temmuzda eski millî savunma bakanlarından hüsnü çakırın başkanlığa getirilmesi koloğluna göre askerî iktidarla hoş geçinmenin yolu olarak değerlendirilmişti.
siyasetten uzak kalma çabaları ne derece geçerli idi dernek için? yine koloğluna kulak verirsek, kulüp, daha başlangıçta siyasetle meşgul olmama ilkesini kabul etmişti: bakkalına, hamalına kadar her köşesi ve kişisi siyasete bulaşmış olan beyoğlunda bunun uygulanması kolay değildi. özellikle de kulübün en koyu uluslararası siyasetçileri bir araya getirme amacı güttüğünün bilinmesi bunun zorluğunu daha da belirginleştirmişti. buna rağmen 1908deki 2. meşrutiyetin ilanına kadar geçen dönemde, onca olaya rağmen kulüp zabıtlarında siyasete dair pek iz yoktu. peki, nasıl oluyordu bu? kulübün içinde siyaset, dikkatlerden uzak baş başa yapılan görüşmeler ve okuma salonundaki yayınların izlenmesi ile yürütülüyordu. tabii o zamanki şartlarda.
9 ağustos 1915te sadrazam olduğu sırada, alman elçisi wangenheimın yerine büyük kulüp başkanlığına seçilen sait halim paşa, komite toplantılarına aralıksız başkanlık etmişti. büyük kulüp üyeleri osmanlıdan bu yana toplumun ve devletin ileri gelenleri arasında yer alıyordu. i̇brahim hakkı paşa da sultan abdülhamid zamanında kulübe üye olmuş, 1911de sadrazamlığa gelmiş üyelerden biriydi. ve kulübe eskisi gibi devam ediyordu. hatta italya elçiliği müsteşarı garbassonun, libya için osmanlı devletine savaş ilanı notasını 29 eylül 1911 gecesi, paşa kulüpte her zamanki gibi briç oynarken sunduğu söyleniyordu.
üye sayısı 6 bine ulaşan büyük kulüp, toplumun önde gelen vitrin isimlerine kapılarını açmıştı. yurt dışında da belçika, ispanya, ingiltere, italya, fransa ve almanyada kardeş kuruluşları olan ve üyeleri buralardan karşılıklı avantajlı faydalanan büyük kulüp, askerlerin yanı sıra ak partiden ve akla gelen pek çok kesimden ismi bünyesinde barındırıyor artık. ibrahim tatlıses, hikmet çetin, köksal toptan, aykut kocaman, gül sunal, tekin akmansoy, ahmet özal, gürsel tekin, muharrem eskiyapan, abdülkadir aksu, dengir mir mehmet fırat, tufan türenç, tevfik altınok, doğan cansızlar, okan oğuz, yalçın sabancı, a. ihsan karacan.
1882de baron de hirschfeld ile başlayan başkanlık yarışı, raif dinçkökün 1976dan 94e kadar uzun yıllar görev yapmasıyla devam etti. dinçkökün vefatıyla boşalan başkanlığa eski başbakanlardan bülent ulusu geldi. o da bayrağı 1996da duran akbuluta bıraktı. artık başkanlık seçimlerinin listeler savaşına döndüğü büyük kulüpte, 2006da aytaç yalman ile necati özgen ayrı listelerden yarışmıştı. 14 mart 2010daki seçimlerde ise 28 şubatın önde gelen isimlerinden çevik bir, duran akbulutun; salim dervişoğlu da gündüz kaptanoğlunun listesinde yer alıyordu. mehmet nuri kuriş de yarışa katılmıştı. sonuçta duran akbulut 1344 oyla, sadece 75 oy farkla kaptanoğlunu geride bırakabildi. kuriş, 395 oy aldı.
büyük kulüp tarihi ile ilgili yazılmış fazla kitap yok. şeffaflaşmadan bahsetmek söz konusu değil. üyeler ve başkan da topluma açık durmuyor. türkiyenin en karmaşık dönemlerinde önde gelen insanları bünyesinde barındıran böylesine kuruluşların tarihe ışık tutacak bilgilere sahip olduğu muhakkak.
mali sıkıntılarını geride bırakan büyük kulüp, artık trilyonlara da hükmediyor. kadıköy çiftehavuzlarda, üyelerine, eğlenceden sosyal aktiviteye çok zengin içerik sunan kulüpte masalarda neler konuşuluyor bilinmez ama bilinen son dönem genelkurmay başkanları ile çevik bir gibi, 28 şubat sürecinde çok çalışan subayların buraya sadece yorgunluk atmak için gelmediğidir, herhâlde.
iÇerisinde gayet nezih ve seviyeli insanları barındıran ortamdır. iş hayatından sosyal Çevreye bir Çok ilişki ve bağ kurulabilecek bir ortamdır, üyesi olmaktan övünÇ duyulur.
adıyla da artist bir yer olduğu anlaşılabileceği gibi tek sorunu genç kitlenin fazla barınamıyacağı ortam.
nedenini sorarsanız o kadar paraya sahip olmak için ya baba parası ya da götünün kılı ağırana kadar çalışman gerek.