bugün

sınavları okulu defteri özlemek bence her şeyi özetliyor.
Küçükken hayal kurmak için çabalarken artık bir şeyler düşünmekten, planlamaktan, hayal etmekten kaçındığını kişinin anladığı zamandır.
Küçükken hayal kurarak uyuyabiliyorken şimdi sızdığım zaman uyuyabiliyorum.
Oyunlarda eskisi gibi kızmadığımda,
Annem ve babamı karşıma alıp kavga etmeden konuşabildiğimde,
Daha anlayışlı davrandığımda,
Genç nesile sövdüğümde…
"öyle ama yapacak bir şey yok." Demek. Küçükken yapacak bir şey olmamasını kabullenmez insan bence. En azından ben kabullenmezdim. Başka türlü de yaşandığını anladığında büyüdüğünü anlamıştır.
Kimseye laf anlatmaya uğraşmıyorum. Sonuna kadar karşı olduğum bir görüşü yanımda biri savununca ona hak verip beraber savunuyorum. Birine bir şey anlatınca hayır öyle değil derse aa haklısın ben yanlış biliyorum diyorum. Tartışmamak mutluluk getiriyor.
Yetişememek. Akranlarından metrelerce geride kalmak. Hayat yarışı küçükken sprintlerden ibaretti, 1. ile sonuncu arasında çok mesafe yoktu. Şimdi ise maratona dönüştü rehavet içinde sondan ikinciyi bile göremeyecek mesafedeyim.
tek başına doktora gitmek.
tek başına doktora gitmek.
Anne babanın hatalarını görmeye başlamak, hayatın gerçeklerinin duvar gibi yüzüne çarpması büyümek..
sivilceler...
Çok hasta olup işe gitmek zorunda kaldığım zamanlar.
Bu bende fatura ödeme bilincini kazanmayla oluştu. Belli bir yaşa kadar o rahatlığa alıştıktan sonra refahını devam ettirmek için bir sorumluluk altına girmek (bu sorumluluğun boyutu ne olursa olsun) insanı adım adım büyütüyor.
Bir şey almaya karar verdiğin zaman gidip alıyorsun. Sorgu yok sual yok.
Etrafındaki insanları kaybetmek...
kızların sıkmaktan zevk aldığı noktalardır...
Sandalyeden taşıyor evet.
yediğin ters olan her şeyin sindirim sistemine dokunması.
Cinsel ilişkinin artık haz vermemesi.
Sürekli Farklı fanteziler arıyorsun. Onlar da sıkıyor bir süre sonra.
Mezun olduğun liseden üst dönemlerinin patır patıdr evlenmesi veya kendi dönemlerinin nişanlanması.
hiçbir şeyin eskisi kadar tat vermemeye başladığı an.
tartışmalara ve gereksiz, anlamsız,boş sohbetlere girmediğin andır.
yaşın kaç olursa olsun büyüdüğünü anladığın yaş, toprağın başında ölümün ardından hiç bir anlamının olmadığını kavradığın an büyüdüğün andır. o öyle küçük bir nokta diye geçiştirilemez. hem büyümüşsündür hem de artık yalnızlığın dibindesindir.
Yıllar sonra çocukluğumun geçtiği mahalleye gittiğimde top oynadığımız büyük arsanın aslında o kadar da büyük olmadığını fark etmiştim.
penis boyum.