kucuk seylerden mutlu olmayi kaybetmek belki de en kotusu.
basardikca daha fazlayi istemek, basarilanlarin artik onemsiz hale gelmesi, daha acimasiz olmak, sevgiliyi sadece sevismek icin istemek...
insan bazen durupta fani seyler icin kendini parcaladigini farkettiginde, tekrar cocuk olup annesinin sirtina koydugu havluyla mac yapmak istiyor, ya da bakkaldan alinan leblebi tozunu oksure oksure yemek...
hayata dair tepkilerimiz... zamanla alışırız, tepkiler sadeleşir. şaşkınlık ifadesi yavaş yavaş silinir. heyecan duygusu kalkar, bilirsin sonucu, bilirsin başına gelecekleri. susarsın zamanla...
yapmamız gereken önemsiz seçimleri kaybediyoruz. sorular hangi oyuncak daha güzel'den hangi meslekle daha iyi geçinebilirim, nereye bıraktığım numaradan iş için ararlar ki acaba'lara dönüyor.
masumiyet ve hayallerdir. insan çocukken sürekli hayal kurar birşeyler yapmak ister ama hayat onu zorladıkça ve istediklerini vermedikçe ister istemez insanda isyan eder ortada ne masumiyet kalır ne de hayaller.