Yaş gelene kadar en iyi erkeği isteyip boş kalmak ve bu tecrübesizlikle kısmetinin de minimum seviyede gelmesi. Ne diyelim kimin gözü açıksa o kazanıyor hayatta.
bu biraz fonksiyon, donanımla alakalı. geçmişte kadının mesela tek yüceltildiği alan annelik. yani doğurduğu için değere bindi ve anneliğin bir getirisi olarak da namus kavramıyla hizaya sokuldu. hal böyle olunca yıllarca itaat etti ve geri planda kaldı. hatta ataerkillik o kadar ileriye gitti ki kadına bunu sevdirdi.
mesela doğulu kadınlar daha şiddetle kontrol altına alınabilen, güçten hoşlanan, böyle kodumu oturtsun, beni taşısın kafasında olan kadın tipi. işte bunun beslendiği kaynak da eski kafanın yansıması ve bunların üzerinden kadının değer kazanmasıdır.
şimdi ise bunu kırmaya çalışıyorlar ama gene de çok zor. evliliği bir başarı olarak görmek de böyle bir şey. başka fonksiyonu, yeteneği, birikimi yok çünkü.
Aci bir gercektir. Kocan kadar konus realitesine bagli olarak insanda olusan hakli sartlanmadir. turk toplumunda kocan varsa bireysindir kocan yoksa hic bir isin mesguliyetin hayatinda degerli olan bir sey yoktur.
Aptalca bir tespit. Yazmayayım yazmayayım diyorum ama bütün kadınlar demek? Fazla iddialı değil mi?
Aksine hiçbir kadının hayali çamaşır, bulaşık yıkayıp çocuk yetiştirip aynı zamanda çalışırken yemek yapmak temizlik yapmak ve aynı adamla enerjik bir şekilde sevişmek olamaz. Bunun hayalini kuran kadın varsa feci derecede ataerkilliğe batmışız demektir.
Kadınlar belirli bir sayıda yumurtaya sahiptir ve her ay düzenli olarak kayıp ederler. Doğası gereği kadında genlerini bir sonraki nesle aktarmak ister. Ancak erkekler sürekli sperm üretebilir.