bilinmelidir ki o "kadınlar kadınlara iğrenmeden dokunabilirler, hatta öpebilirler" diyen zihniyet, toplumun erkekleri homofobi baskısı altına sokması, kadınları ise tam tersine bu konuda yok saydığından es geçmesinden kaynaklanmaktadır.
yoksa, yurt dışında homofobi baskısının daha seyrek yaşandığı toplumlara baktığınızda, erkeklerin de eşcinselliğe karşı o kadar mesafeli durmadığını, en azından birbirinin çıplaklığından rahatsız olmadan spor salonlarında, yüzme havuzlarında birlikte duş alabildiğini rahatlıkla görebilirsiniz.
cinsel yönelimler konusu oldukça karışıktır aslında, bu konuda mutlak siyah ve beyazdan bahsetmek olanaksızdır gerçekte. ancak heteronormatif toplum doğal olarak bu farklılıklara izin vermemekte, cinsel yönelimde ufacık bir kaymayı, ecnebilerin "bi-curious" diye adlandırdığı "eşcinsel olmamakla birlikte eşcinsel ilişkiye merak besleme" konusunu "ibnelikle", "ablacılıkla", "sevicilikle" niteleyerek ötekileştirme; toplum içinde yalnızlaştırma yoluna gitmektedir.
yani gerçekte, bütün insanlar biseksüeldir önermesi bile daha olanaklıdır, yalnızca baskılar zihinleri şekillendirmekte, "inanılmak istenen şeye inanılmasını" sağlamaktadır.
doğruluğu tartışılabilecek ama haklılık payı olan tespit. düğünlerde, partilerde birbiriyle dans eden iki bayana rastlanabilir. ama iki dans eden erkeğe rastlanamaz. kuaför salonlarında çok rahat giyinip soyunurlar. kadın kadına mahremiyet pek fazla rastlanmayan bir durum olabilir. ayrıca lezbiyenlik denilen cinsel münasebet türü de bunun bir türlü ispatı.
istisnalar olmakla beraber, her kadının içinde bir biseksüellik vardır. örneğin normal bir erkek, bir başka erkekle asla bir şey düşünemez, düşündürülse daha midesi kalkar. fakat kadınlar bu konuya bu kadar kesin ve iğrenç bakmamaktadır. lezbiyen ilişki benim tarzım değil deyip geçebilir belki ama miğdesi kalkmaz.