hayatı sorgulamayı ve söyleneni olduğu gibi kabul etmemeyi severim. benim mantık süzgeçimden geçmeyen hiçbir şey doğru olamaz. bu doğrultuda, uzun zamandır insanların iyi mi, kötü mü; haklı mı, haksız mı; değer mi, değmez mi, olduklarını sorguluyordum. bir tarafım insanlar yardımı ve iyiliği hak etmeli diyorken, diğer tarafım insanlığın acınası durumda olduğunu ve hiçbir şeyi hak etmediğini söylüyordu.
bu günlerde yaşanan olaylara baktıkça, insanların kesin olarak ahmak olduğuna kanaat getirdim. her konuda ayrılmayı, huzuru bozmayı, çatışmayı, konuşmadan şiddete başvurmayı nasıl da başarıyoruz. ben herkesten daha müminim diyen insan öldürüyor, ben herkesten daha aydınım diyen ülkesine zarar veriyor. bu nasıl müminlik, bu nasıl aydınlık? derin bir karanlığın içindeyiz.
yapmayın, daha fazla ayrılmayın. bugün kolkala olan takım taraftarları, dün futbol adına birbirini bıçaklıyorlardı. yarın da bıçaklayacaklar. yapmayın, etrafımızdakilere kinle bakmayalım artık.
insalığın gereğini yerine getirmek dururken, öfkeyle karşı tarafa kan kusuyorlar. anlamsız, aptalca bir çatışmanın içine girdik gene. istediği kadar terör bitsin... biz kendimize ayrılacak başka kollar mutlaka bulacağız. sağ-sol, futbol, etnik köken, ağaç, hava, su... hiç fark etmez. böyle düşüncesiz, hayvanlar gibi içgüdüsel hareket edenler olduğu sürece ayrımcılıklar ve çatışmalar devam edecek.
son günlerdeki olaylar başladı ve herkes bir taraf seçti. kimse de çıkıp bu yaşanan aptallığı eleştirmedi. iki taraf da haklı değil. iki taraf da insan ve iki taraf da ahmak.