nasıl hevesle izledik ilk bölümleri, nasıl zevk vermişti değil mi?
zamanlar ilerledikçe ise vakit bulup izleyemediğim, artık aklıma bile gelmeyen, ara verip izlendikten sonra ise tadları; gazı kaçmış 2.5 litrelik kola gibi olan atsan atılmaz satsan satılmaz, unutulmuş gitmiş bi dolu dizi...
ve sonra şuna karar verdim: Dizi izlemek büyük fedakarlık isteyen bir iş. kendinden, vaktinden feragat etmen lazım. peki ama ne için?
sonuca bir türlü bağlanamayan, uzadıkça cılkı çıkan, ana karakterlerin hepsinin aslında birbirine benzediği, bir bölümü iyiyse diğer bölümü muhakkak sıkıcı olan ve sezonda 24 tane (yuh!) episode olan, sezon bitiminde devasa aralar veren, diğer bir bölümünü izlemek için 3 ay sonraya gün veren dizilerden tik-sin-dim.
bunun nedeni şu "sezon" denen bitmek bilmeyen olay.
ben çok sıkıldım bu işlerden ve artık vakit harcamayı da düşünmüyorum diziler için.
(türk dizilerini es geçiyorum onlar dizi falan değil, bildiğin up uzun metraj film)
sakız gibi uzayan dizilerden sıkılan kişi söylemi. yerli diziler için de geçerlidir. o yüzden en güzeli her bölümde başı ve sonu olan dizilerdir.(monk, csi, csi miami, criminal minds, leverage, vb.) denk geldiğin zaman "ulan önceki bölümde ne olmuştu?" diye düşünmezsin. izlersin biter. sonraki bölümü kaçırsan fark etmez.
sündüre sündüre sakız ettiler şu dizileri.diziler tek sezon olup tadında bırakılmalı.romanlardan uyarlanıyosa romanların yazarlarına da saygı duyulmalı.