normal şartlarda bir bütçe yaparsınız, planlarsınız, yıl sonunda da bu bütçeyi tutturmaya çalışırsınız.
ben sade bir vatandaş olarak öyle yapıyorum misal.
üstelik ben bütçe yaparken kimseden yardım almıyorum, profesörler, uzmanlar falan olmuyor emrimin altında.
neyse işte, norma şartlarda bir bütçe yaparsınız ve bu bütçeye uygun hareket eder, yılsonu hedeflerini tutturmaya, bütçeyi denk getirmeye çalışırsınız.
şayet bütçeyi tutturduysanız, denk getirdiyseniz başarılısınızdır, bununla övünebilirsiniz.
ama ya bütçe açığını tutturmayla övünmek...neyse...
bakın 9-b sınıfından berat, bütçeyi tutturamayınca, yılın bitmesine 2 ay kala çıktı ve bir "bütçe açığı hedefi" belirledi.
72.1 milyar lira bütçe açığı vermeyi hedef olarak koydu. bu hedefi alkışladılar biliyor musunuz?
kimler kimler alkışlamadı ki?
güler sabancılar, ferit şahenkler, tuncay özilhanlar, tüsiadçılar, keskçiler, bakanlar, vekiller...hepsi de bütçe açığı verme hedefini alkışladılar.
ve 9-b sınıfından berat çıktı dedi ki;
"bütçe açığı hedefini tutturduk, 72.6 milyar tl bütçe açığı verdik...!!!"
şaka gibi.
aslında onu bile tutturamamışlar, hedeften 500 milyon lira daha fazla açık verilmiş.
ve 9-b'den berat, bütçe açığı verme hedefini tutturduğu için kendini başarılı addediyor ve övünüyor.
bize okulda 2+2'nin her zaman 4 olduğu öğretildi.
ama demek ki özel fatih lisesinde farklı teknikler öğretiliyormuş.
olmayan para haracanamayacağına göre, bütçe açığı hedefinin tutması eşzamanlı olarak o açığı finanse eden kaynakların da bulunma hedeflerini tutturduğu anlamına gelir.
neyin açık olduğu, gelir ve gider--daha doğrusu tahsilat ve harcama--kalemleri sıralamasında çizginin nereden çekildiğine bağldır, aynen cari açığın finansmanı gibi. çizginin nerden çekildiğine göre "açık" veya "fazla" tutarı değişir.