türk müziği için adı verilebilecek en büyük adamlardandır.erkan ogur ve serdar ateser gibi cok saglam gitarcılarla çalışmıştır.en şaşalı günleri çekirdek sanat evi nde fikret kızılok la beraber sanat yaptıgı yıllardır.
şarkılarını söylerken çok temiz bir türkçe kullanır. ağzından çıkan her kelimeyi rahatlıkla anlarsınız. kelimeleri ezmez,ağzını yüzünü eğmez, gereksiz bağırmaz, zaten söylemek istedikleri açıktır o nedenle boş yere telaş yapmaz. onu dinlemek gerçekten bir zevktir. sesi için bişey söyleyemem ama şarkı sözleri gerçekten muhteşemdir.zaten sesi güzel olmadığı halde sırf bu nedenle dinlenilesidir. kısık sesle ve sakin bir kafayla dinlenilmesini öneririm. saaatlerce dinleyebilirsiniz çünkü kafa şişiren bir müziği yoktur, hatta dinledikçe yeni yeni şeyler farkedersiniz.konserleri de muhteşemdir.bursa'ya da bir kış bir de yaz olmak üzere genellikle iki kez gelir.99'da uludağ şenliklerine gelmişliği bile vardır.evlidir(2.kez), ege adında bir kızı vardır.ukaladır ama bu ona çok yakışır.bi de şarkı söylerken şöyle kafasını sallaması yok mu, hakikaten insanın aklını başından alır..
Besteleri çok güzel, ama kendi söylemediği sürece.. Mesela değirmenler. Zuhal olcay ve şebnem ferah'a yakışıyor bu şarkı. Birsen tezer versiyonunu da sevmiyorum.
Eylül akşamı çok güzel bir şarkı, ama teoman tek söylesin mesela. Bülent beyle düet yapmasınlar mümkünse..
Ne kadar güzelsiniz
Kendine özgü ve özelsiniz
Gözlerinizdeki anlam
Eğer biraz anlıyorsam
Çok üzülmüşsünüz
Ama korkmayın çözmüşsünüz
Hemcinslerim kırmışlar sizi
Çok afedersiniz
Her şey tamam
Uyum yerinde
Artık bir tek sen
Bir tek sen
isteğim bir tek senden
Artık bir tek sen
Bir tek sen
isteğim bir tek senden
Ne kadar saklıydınız
Herkes gibi, ama farklıydınız
Dünya çok kötü dediniz
Tabii ki haklıydınız
Ayrınıtılarda tam bir uyum
Şu film, şu roman... tamam Ortaçgili sever misiniz?
Öyleyse devam
Ah nerdeyiz biz ne kadar sıkıcı herkes
Artık bir tek sen
Bir tek sen
isteğim bir tek senden
"ben ne biliyorsam, nasıl yetiştirilmişsem onu yapmaya çalıştım. eğer erkan* gibi elazığ'da doğmuş olsaydım ve bağlama çalarak müzikle tanışsaydım, mutlaka başka olurdu. ama ben şehirde doğdum. türkiye'deki göç devinimi bu kadar etkileyici değildi o zaman. şimdi, doğuyla batının, kuzeyle güneyin birbirine girdiği, her an her yerde her sesin duyulabildiği bir ortamda şarkı yazan bir gencin bütün bunlardan etkilenmemesi düşünülemez. ama şarkı yapan insanlann azlığı söz konusu. türk pop müziği dediğin şey, beş-altı kişinin elinden çıkma bir müzik. kendi şarkısını yapan ve toplumun genel beğenisine uygun şeyler yapan insanlann çok az olduğunu biliyorum. hatta var mı yok mu, onu bile bilmiyorum. eğer olsa, artık o insanın bu tür bir kültür deviniminden dolayı, mutlaka o ögeleri kullanması gerekir diye düşünüyorum. ben yalan söylemedim, elime bağlama alıp da bilmemne çalmaya çalışmadım. sen istanbulsuadiye'deki bir apartmanın ikinci katında yaşayan bir çocuğun bağlamaya özeneceğini tahmin edebiliyor musun? eğer özeniyorsa, başka unsurlar ararım işin içinde. ama 70'ler, insanlann daha fazla müzikal deney yaptığı dönemlerdi. moğollar'ın yaptığı böyle bir şeydi. bu müziği avrupa'ya taşımaya niyetliydiler. ben, ne yaşadıysam onu söylemeye çalıştım. kentin müziğini yaptım. kentli olmanın milliyeti yok; hep bunu savundum."