Toplumunun herşeyi ile sahiplendiği linç kültürünün son hedefidir. Memlekette birey olarak fikirlerini söylemiştir. Karşılığında eşcinselliğinden tutunda kendi inancına bile laf soylenmiştir.
canını vatanına feda eden askerlerimiz hakkında söylediği sözlerini bir transseksüel olmasına bağladığım kişi. gerçek bir baba olabilseydi oğlunu bayraklarla uğurlardı askere dediğim kişi. zihni çok karışık belli. anne, baba...falan filan.
edit: aha dakika bir eksi oy bir. *
pkk köy basıp çocuk katlederken, pkk haklarını savunduğunu iddia ettiği insanları hatta çocuk yaştakileri bile diyarbakır'ın göbeğinde bombalar, ankara'nın göbeğindeki suçsuz günahsız insanları öldürüp "eylemlerimiz devam edecek" beyanlarını sürdürürken de bu kadar duyarlı mıydı merak ettiğim pipisiz insanevladıdır.
hani son dönemde moda oldu, tsk karşılık verirse "çiçek atalım bize kurşun sıkana" psikolojisi.
adama sorarlar, ülkenin her yerinde pkk türk-kürt ayrımı gözetmeden insan katlederken sesin çıkmadı da şimdi hangi akla hizmet sarfettin o sözleri diye.
sözlükteki homofobikleri bir vesileyle ortaya çıkartmış şukela insandır. zira bu insanlar nasıl olsamda şu bülent ersoy'un cinsel uzuvları ve tercihlerinden bahsetsem diye pusuda beklemekteymişler. bir vesileyle de olsa kendisine tekrardn teşekkür ediyoruz.
Bilmem kaç gün önce tipi hakkında yapmadıkları hakareti bırakmayan insanlar tarafından, o bahsettikleri makyaj, rahim, kestirmiş, transeksüel, dönme... gibi kelimelerle dalga geçtikleri varlıksıyı şimdi, esaslı karıymış, şöyleymiş böyleymiş, helal olsun, ana olmayı herkesten çok hak ediyor diye desteklenen varlık.
ordu kendisi mi öldürüyor Mehmetçiği? Bu nasıl bir zihniyettir ki orduyu suçlar? Dağdaki öküzler vurmuyor mu Mehmetçikleri?! Eee pkk ya küfür edeceğinize, lanet okuyacağınıza, ben bu vatan için canımı veririm diyeceğinize bilmem neyinin derdine düşmüş bir varlığın dandik açıklamalarına nasıl destek verebiliyorsunuz?! yuh diyorum başka da bir şey demiyorum.
kurtuluş savaşında evlatlarına mermi taşıyan analara da dolaylı olarak küfretmiş kadındır*. çeşitli uzuvları* sıcak koltuğunda rahat ederek hümanizm salyası akıtan sevenleri olduğunu da bu vesileyle gördüğümüz kadındır*, o da işe yarar tabi. ama analık, "vatanın üzerine sıçan sıçsın benim evladım evde kazık kaksın" psikolojisi değildir safi.
tecavüz etseler pollyanna edasıyla ve erol evgin tebessumuyle yaşasın çığlıkları atacak neanderthal'lerin durumu algılarken seçtikleri uzuv bölgesinin bahsi geçen şarkıcıda da değişmiş olması, söylemini haklı çıkarmaz. kimin pipisi var, ayrı konudur şayet.
düzelti: cümledeki forum ve chat tarzını gören üstün yetenekli moderatörü, redaktör olarak işe almak istiyorum, mesaj atmasını da beklerim.
metindeki hakaret olarak değerlendirilen cümleler gerekli şekilde düzeltilmiştir.
verdiği demeç vtr olarak roj tvde yayınlanıp yayınlanıp duran sanatçı (!). roj tvnin işine yaramıştır. artık pkknın cirit attığı yabancı ülkelerde konserler falan verebilir. niyetini bilmem ama provakatif olarak değerlendirme görüyor.
1980'e dek erkek olan ama kendi vücudunda başka bir cinsel kimlik bulduğuna inandığı için sonradan ameliyat olarak cinsiyet değiştiren ve kadın olan klasik türk müziği yorumcusu;
izmir fuarındaki bir sahne gösterisinde kışla görmüşlerin "aç aç" tezahüratına dayanamayıp yeni yapım göğüslerini gösterdiği için bir dönem * sahne cezası almış, sonradan turgut özal tarafından "affedilmiş" * sahne sanatçısı;
sesi iki dönemde de özel niteliğini korumuştur; kimi şarkıları yorumlamakta üstüne yoktur; yorumlarında son dönemlerde belki yaşlılık belki hormonal kimi sorunlar nedeniyle abartılı kimi vurgulara kaçmaktadır. tıpkı son dönemlerindeki zeki müren gibi.
mesleki deformasyon sonucu terimler ve üslup konusunda zaman zaman abartıya kaçsa, üstencilik yapsa da, alanında bilgilidir, mesleki jargona hakimdir; ciddiyet içinde yapılmış abartılarının da gülümseme yaratması kaçınılmazdır;
yeri geldiğinde "hepimiz ermeniyiz" sözüne karşılık olarak "ben ermeni değilim, elhamdülillah müslümanım, türküm" diyecek kadar cahil ve cesaret sahibidir, bu yönüyle her türk'ü müslüman, her ermeni'yi de hrıstiyan sanacak kadar ortalama türk zihniyetini yansıtır.
kimi konulardaki korkusuz, pervasız tavrı star tv'deki programda tavana vurmuştur; işte saygı duruşuyla açılan pop star alaturka programından saygı duyulası ibretlik kimi diyaloglar:
be: - bu savaş normal şartlar altında yürütülen bir savaş değil... entrikalar üzerine kurulu... senaryosunu orası yazıyor, herkes de bu senaryoyu oynuyor...
- ...
be: - başkalarının savaşı için, doğurduğum çocuğu toprağa vermem.
jüride ve izleyen toplulukta buz gibi hava... ebru gündeş'ten sert bir tepki,
eg: - inşallah allah bana bir oğul nasip eder de anlı şanlı askere yollarım. kaderde ölüm varsa olur
be: - ondan sonra da ölüsünü eline alırsın
eg: - şehitler ölmez, vatan bölünmez!
be: - hep aynı klişe laflar! çocuklar gidiyor, kanlı göz yaşları, cenazeler... sonra bu klişeleşmiş laflar... analar çocukları doğursun sonra da göz göre göre toprağa verilsin... bu mu yani? bir çocuğun ne demek olduğunu ben sizler gibi bilemem. ben anne değilim. olamayacağım da. ama insan olarak o anaların yüreğinin nasıl cayır cayır yandığını belki ben anlayamam ama anneler anlar!
kendisini değil sadece söylediklerini savunduğumuz sanatçıdır. zira daha önceleri ettiği ve ermenileri aşağılayan sözleri de halen hatırımızdadır. o zaman da kendisini değil ortalama türk insanı cahilliğini eleştirmiştik.
bugüne kadar asabi tavırları nedeniyle itici bulduğum, bugün ise ne kadar cesur bir insan olduğunu öğrendiğim, ama yaşadıklarını düşününce şaşırmadığım, kişi.
ahmet altan, bülent ersoy'un savaşlar ve gençlerin ölümleri üstüne söyledikleri hakkında şöyle yazmış taraf gazetesinde:
"neredeyse bütün toplum bağıranlarla susanlardan oluşuyor.
"sorunları çözmek için başka yollar varken savaşı övmek ahlaksızlıktır" diyen çıkmıyor.
bir tek bülent ersoy çıktı!
televizyondaki bir canlı yayında "savaşta çocukların öldüğünü söyledi", "anaların yüreğinin yandığını."
savaşperestliğin ortalığı sardı, hiç bedel ödemeden kahraman olma salgınının yayıldığı bir ortamda bu sözleri söylemek kolay iş değil.
gerçek bir cesaret gerektiriyor.
savcı hemen soruşturma açmış.
gazetelerin internet siteleri "tepki yağıyor" başlıklarını atmışlar bile.
savaş isteseydi alkışlayacaklardı.
barış istediğği için lanetliyorlar.
"çocuklar ölmesin" dedi diye linç hareketi başlatmaya hazırlanıyorlar.
itiraf edeyim ki böylesine saygıdeğer bir cesareti bu toplumda az gördüm.
eğer bir tane bülent ersoy yerine on tane bülent ersoy çıksaydı, onun gibi şöhretini, kariyerini sırf " çocukları kurtarabilmek için" tehlikeye atmaya razı, onun çapında ve onun şöhretinde on tane insan çıksaydı, bu ülkede daha az çocuk ölürdü.
ama herkes kendi rahatırı, kendi şöhretini, kendi kariyerini "başkalarının çocuklarından" daha fazla seviyor.
çok akıllı bir tercih belki.
ama çok da yüreksiz bir tercih.
cesareti bu kadar çok öven bir ülkede bu kadar çok korkak olması ne acıklı.
ben çocukken babamın fransa'dan getirdiği bir plak dinlemiştim.
cezayir savaşı sırasında moulodj'nin söylediğği bir şarkı hep kulaklarımda kaldı.
"ben savaşa gitmeyeceğim" diyordu.
benim o fransız şarkıcısını hatırladığım gibi yıllar sonra bir çok insan da ersoy'un sözlerini hatırlayacak.
"çocukları kurtarmak istedi" diyecekler onun için.
üstelik milyonlarca insan, çocukları ölüme göndermek için utanç verici çığlıklar atarken."
tüm televizyonlarda savaş cığırtkanlığı yapılırken. artık hayatta olmayan asker ailelerinin acıları medya malzemesi yapılıyorken, bulent ersoy'un söyledikleri milyonları farklı düşünmeye sevketmişti. medyanın hiç beklemediği bir bölümünden(magazin), ezber bozulmuştu.
bülent ersoy'un cesaret gerektiren acıklamalarından sonra tüm türkiye ile birlikte , aynı anda olmasada, bu sözleri bülent ersoy'un soylediğine inanamadım.
bu kadının herhangi bir; albumü, romanı, filmi, şiir kitabı vs cıkarsa, onu desteklemekden cekinmeyeceğim, duruma sasırmayacağım.
ebru gündes'inde korsan albumunu alacağım, arkadaşlarımı korsan kullanıma tesvik edeceğim.
popstar alaturka'da yaptığı açıklamalarla erkekliğin(cesaret bazında) erkeklikte olmadığını çoğu erkeğin bile söylemeye cesaret edemediği şeyleri beklenmedik bir çıkışla söyleyerek bizlere göstermiş sanatçı.
hala sırf konuştukları için bu ülkede birilerine dava açılıyor, sırf düşündükleri için insanlar linç edilmeye kalkışılıyorken bunları söylemek inanın hiç kolay değil.
bunun bir savaş olduğu,hem de alçakça ortaya çıkan bir savaş olduğu, bu savaşta karşı tarafın silahlarını bizim en büyük(!) müttefikimizden aldığının ortada olduğu, savaşa karşı çıkanların(dtp) bile oy peşinde oldukları, cumhurbaşkanının türban onayını tam savaşın başladığı gün imzaladığı, orda savaş olurken milletvekillerinin mecliste emekli maaşlarına yapılacak zammı tartıştığı bir savaş ya da harekat ya da operasyon adı her neyse olduğu bu kadar ortada iken birinin çıkıp bunları, bu entrikaları söylemesi, çığırtkanlık yapması gerekiyordu ve bu kişinin daha önce böyle çıkışlar yapmayan, yani söyledikleri dikkate alınacak, "aa bu da hep aynı şeyleri söylüyor" denmeyecek biri olması gerekiyordu ve o kişi bülent ersoy oldu.
zati allerine takdir ve şükranlarımızı iletir, ellerinden öperiz.
tv programında farklı bir şekilde cıkışıyla tartışmalara neden olan musiki yorumcusudur. '' oğlum olsa askere göndermem. '' şeklindeki açıklaması aslında çok manidardır. ülkemizde sürekli oynanan oyunları ve başka devletlerinin planlarını harfiyen uyguladığımızı, buna binaen de kendi evladını(olsa idi) savaşa göndermek istemediğini vurgulamıştır. diğer taraftan da, milliyetçi duygularını farklı şekilde açıklamıştır. böyle bir ortamda bu çıkış ne kadar mantıklıdır bilinmez ama esas vurgulamak istediği noktada da haksız değildir. ancak, su da vardır ki, devletimizin de mutlaka bir hesabı vardır. devletin kararı eğer savaşmak ise, bizim bu karar noktasında dönüşü olmayan bir yola gitmemiz ne büyük şereftir.
Yazık ki bu ülkede askere gidip ölmek demiycem şehit olmayı devlet için yaptığını sananlar var hala ne yazık.işte Bülent ersoyda bunlardan biri.Diyorki oğlum olsa askere yollamam niye ölsün boşuna.salak kadın oğlun askere seni korumak için gidiyor insanlarımızı korumak için gidiyor ülkemizin varlığını tehdit edenlerle savaşmaya gidiyor daha ne olsun.sorarım size şimdi ; şehitliği geçtim milliyetçiliği, faşizmi hepsini geçtim ; yahu karınızın, çoluğunuzun çocuğunuzun güvenliği ne olacak? Ya Atatürk'ün ve onca şehidimizin kurduğu Laik demokratik cumhuriyetimiz ne olacak? hala askere gitmek istemiyorum diyen varsa saygı duyarım ama lütfen şu yazıyı tam okuyup içine sindirdikten sonra.
muhtemelen ahmet kaya'nın başına gelenlere benzer, fakat dozajı daha düşük şeyler yaşayacak şahıstır. kişiler değişse de muhatap kalitesi hiç değişmiyor. serdar ortaç gitti, ebru gündeş geldi. (gülelim eğlenelim)