Dostum ben demiyorum, maalesef tarih kitaplarında yazıyor. 2 defa geldi.
Biri yetmişli yıllarda onun iktidarında ülkede kıtlık, yokluk, kuyruklar ve Demirel ile birlikte ülkeyi 12 eylül'e götüren süreç.
Diğeri meşhur 2001 anayasa kitapçığı kavgasi ve ülke ekonomisini iflasa götüren süreç.
Kısa bir süre sonra vefat etti zaten. Ölmeden önce vahdettin hain değildi dedi. Kendisiyle ilgili tek olumlu izlenimim budur.
başbakanlık konutuna taşındığında, beni çağırıp:
‘-evlâdım, burası benim evim ve devlet bana maaş veriyor.
bütün yediğimiz, içtiğimizin parasını benden alacaksın.
sakın ola, devletin tek zeytin tanesi boğazımdan geçmesin.
ben de çok dikkat edeceğim ama, sizden bu konuda çok hassas olmanızı rica ediyorum.’
demişti.
***
bir gün kahvaltı yapılacak ve peynir yok.
her nasılsa ihmal etmişiz.
gittim bizzat kendisinden peynir almak için para istedim.
bütün ceplerini karıştırdı, para çıkmadı.
rahşan hanım bir tasın içinde, o zaman iki buçuk lira vardı, buldu, verdi…
gözyaşlarıma engel olamamıştım…
koyun sürüsü bile emanet edilemeyecek kadar beceriksiz bir şahsiyetti. halkımız ülke yönetimini bu lise mezunu vasat şaire teslim etmenin bedelini kriz, yolsuzluk ve hapisteki itin uğursuzun serseri mayın gibi sokağa salınmasıyla ödedi.
zamanında bu haşhaş tarlası masalına biz de inandık. bu hayırsız adamı biz de fazlasıyla övme hatasına düştük ama gerçek maalesef bu.
kimi yönlerden sevdiğim kimi yönlerden eleştirdiğim bir siyasetçi. Hiç haram yemediğinden, temiz ve namuslu bir hayat sürdüğünden, kibar ve mütevazı birisi olduğundan hiç şüphem yok. Fakat öte yandan fetullah tarafından kandırıldığı da apaçık ortada. gerçi sadece onu değil başka pek çok kişiyi kandırdı orası da doğru.
iflasını açık seçik ilan etmiş bir devlet, cumhurbaşkanı tarafından kafasına yediyi anayasa kitapçığı ve ardından patlayan kaos Neticesinde hortumlanan bankalar ve yağmalanan devlet kurumları, “iltica hortladı!“ Sloganlarıyla naralar atılarak insanların fişlendiği ve fakültelerinde “ikna odaları“ kurulan bir Türkiye cumhuriyeti devleti.
Belki de en acıklı olanı; meşhur Rahşan affı.
ilk anda akla gelenlerden bazıları bunlar... Ötesine hacet yok.
Bülent ecevit diyince ilk akla gelenler yağ, gaz, tüp, şeker, sigara kuyrukları olur. Hatta kuyrukçuluk denen bir meslek bile oluşmuş. Dedelerimiz kimlerin elinde neler çekmiş yahu.
Kızları baş örtüsü var diye okullara almadılar, anneler askerdeki çocuklarının yemin törenlerinde başları kapalı diye gidemediler, çocuklar ikna odalarında zorla Atatürkçü yapılmaya açılmaya saçılmaya zorladılar, başı kapalı millet vekilleri meclisten yuhalanarak uzaklaştırıldı, bu kadını dışarı çıkartın diyen bu yavşak ecevit ti . Amerika başkanının karışısında el pençe durarak borç istedi, ingilterede tatildeyken rahmetli erbakanın onayıyla Kıbrısa girildi kazanıldı. ihale bu çakala kaldı vs.
işte böyle chpliler di bunlar.
Türkiye tarihinin en kötü ekonomik dönemlerinin ilk ikisinde de başbakanlık yapmıştır.
Türkiye’nin 2003 senesinde 50 yıl geriden gelmesinin baş sorumlusudur.
Ee tabii yani artık 50 sene değil, 10 seneye falan düştü yani. Buna da şükür. 2003-2024 arası gösterilen performansı keşke 2000 senesine kadar yapabilseydik, Avrupa’nın en gelişmiş 5 ülkelerinden biri olurduk, dünya da ise ilk 10.
Şimdi ki işe yaramaz siyasetçileri (politikacıları görünce değeri daha da anlaşılan rahmetli siyasetçi, mekanı cennet olsun nur içinde yatsın. Atatürkten sonra gelen en iyi devlet adamı.
Kemal kılıçdaroğlu gibi pısırık sünepe işe yaramaz biriydi. Fetöyü abd ye verdi apoyu aldı besliyor içerde. işte böyle biriydi bu karaoğlan. Ülke o kadar kötüydü ki kendisine yazar kasa fırlatıldı, anayasa kitabı fırlatıldı vs. Siz bakmayın ecevit güzellemesi yapan hıyarlara zamanın kılıçdaroğlu suydu.
büyük bir devlet adamıdır. Milliyetçiliği haşhaş tarlalarına, Kıbrıs'ın dağlarına yazmıştır.
Halkçıdır, dağa taşa adı yazılandır, bir ülkenin karaoğlanı, umududur.
aynı zamanda şairdir. şiirleri pek bilinmese de Türkiye'de başbakanlık yapmış birisinin bir ozan bir devlet adamını sorguluyor gibi inanilmaz bir şey yazdığını düşündükçe insan bir garip olur.
O zamanlar bilim kurgu filmlerinde bile yer almayan robotlar hakkında 1940'lı yıllarda şiir yazmıştır.