yıllardır bilim adamlarının yoğun araştırmalarına rağmen müsbet istikamette henüz herhangi bir bulguya rastlanamamıştır. menfi olanlar ise bilahare yazılacaktır.
yokluk. çocukluğum ve gençliğim onun sayesinde yokluk içinde geçti. inkar eden internetten araştırıp, ekmek kuyruklarını, tüp vs kuyruklarını görebilir. dürüstlüğünden dem vurulur hep de yanındakilerin yemesine engel olamadıysa ne dürüstlüğüdür bu?
yalnız, kendi adamları ve koalisyon ortaklarının sayesinde bu tercihinin meyvelerini görememiş altın tepsi içinde recep tayyip erdoğan a sunmak zorunda kalmıştır.
12 mart döneminde en azından demokratik bir duruşu varken ve saygı uyandırırken 28 şubat döneminde bütün geçmişini çöpe atabilecek kadar da basiretsiz bir adamdı. (bkz: yeteneksiz)
göbeğini toplamaktan aciz liboş partilere kalsaydı, kıbrısa zor girerdik.ha arapçılar takmaz zaten oradaki türkleri.zira onlar türk değildir araplaşmıştır.
ezici çoğunlukla galip olan solu, şakirtlerin korkulu rüyasını kazanmıştır.sonra ne mi oldu?
kenan paşa din dersini getirdi, hepimiz sağcı olduk.ne süfer demi.%43den %20lere sol..
kıbrıs da erbakanın ürünü olduğuna göre sanırım pek birşey yoktur önemli olarak. zaten yeteneksiz ve basiretsiz bir liderdi. lider miydi onu da bilmiyorum. birileri tarafından güdülüyordu gibi sanki.
KKTC bize kazandırmıştır. Oradaki türkleri sözle, lafla değil icraat ile korumuş ve kurtarmıştır. Amerikanın koyduğu ambargolar ile milli ve yerli savunma sanayinin önemini görüp kıbrıs barış harekatı sonrası aselsanın kurulmasını sağlamıştır. Zamanında özellikle çiftçiler ve işçi kesimi tarafından çok sevilen bir lider olmuştur.
kıbrıs'ı aldı diye hala gururlananları görüyorum... aman allahım!
Eski Türkiye'yi yönetenler, acaba Kıbrıs'ta Ecevit'in deyimiyle bir "barış harekatı" başlatırken, sırtlarına kırk yıllık bir kambur aldıklarını da idrak etmişler miydi?
Barış marış, güvercin müvercin, mavi gömlek falan filan "içi boş Ecevit safsatalarından" ibaretti. Kıbrıs'a hem politikacı, hem bürokrat, hem de halk başından beri "aldık" gözüyle baktı...
Aldığımızın aslında "başımıza dert" olduğunu kimse göremedi. ilginçtir hala göremeyenler olduğunu görüyorum ki durum vahim!
Çünkü, Hatay'ı saymazsak, bilinçaltımızdaki Osmanlı, "kaybettiği topraklardan" bir kısmını uzun yıllar sonra nihayet geri alıyordu!
işte bunun için 1974 yılında olağanüstü bir coşku yaşandı, Osmanlı'nın intikamı... Vatanlarını terk etmek zorunda bırakılan istanbullu Rumlar'a da kimse acımadı.
Ecevit'in orduyu durulmaması gereken yerde durdurması hata, yürünmemesi gereken yerde tekrar yürütmesi hata, Yunan cuntası devrilince çekmemesi ayrı bir hataydı (Ecevit'in nesi hata değildi ki?)
iddia ettiği gibi faşistleri temizleyip çekilse, hem Kıbrıs'a hem de yedi yıldır cunta elinde inleyen Yunanistan'a "demokrasiyi hediye eden adam" sıfatıyla belki 1974 yılı Nobel Barış Ödülü'nü bile alabilecekti!... Orhan Pamuk'tan otuz iki sene önce...
Hep Kıbrıslı Rumlar'ı suçlarız ama bu meselenin kırk yıldır çözülememiş olmasının bizim açımızdan temel nedenini görmek istemeyiz; Madem ki almıştık, çözüme yaklaşan her yöneticiye de "verdi" gözüyle bakılacaktı, hiçbir politikacı buna cesaret edemezdi...
Fakat okuduğumuz mavalı, "Kıbrıs'a demokrasi götürüyoruz" mavalını dünyada kimse yutmadı. Kurdurduğumuz küçük devleti, aslında Türkiye'ye katılmak isteyen Kıbrıslı milliyetçiler tarafından bize "empoze" edilen, bir emrivakiyle desteklemek zorunda bırakıldığımız devleti kimse tanımadı. "Barış sağlanınca çekileceğiz" masalını kimse dinlemedi.
Ve de Kıbrıs her anlamda başımıza çok büyük dertler açtı.
Kıbrıs meselesi yokuşa sürülmeseydi hem ambargo yemeyecektik, hem de Yunanistan NATO'dan çekilmeyecek ve Amerika onu geri alabilmek için Türkiye'de iç savaş çıkarıp beş bin kişinin ölümüne yol açamayacak ve 1980 darbesini de kolay yaptıramayacaktı...
Bunu gördükten sonra gene de Kıbrıs'ı aldık diye nasıl sevinebiliyorsunuz hayret ediyorum!!!