gripinin ikinci albümünün çıkış şarkısı..
bu şarkı sayesinde, hayran kitlesi baya artmıştır..
Şarkıyı dinlerken isyan edesiniz gelir, hayata, dünyaya, kadere..
ilk başlarda Birol'un naif sesi sebebiyle hafiften mayıştıran ama içinizden hayata nefret ateşi yükselten , şarkının sonlarında Birolun da sesinin sert ve kızgın çıkmasıyla nefret ateşini açığa çıkaran, sokağa çıkıp ''böyle kahpesin ulan dünya'' diye bağırma isteği uyandıran şarkı..
''hadi durma ağla ağla, yüzünü ıslatmasan da ağla..
belki hepsi bir ruya, son bulur kollarında..''
radyoda zavallı bir devlet yurdu gecesinde, ilk dinleyişimde sanki biliyormuşcasına içimde hissetmemi saglayan ve her dinleyişte yıllar geçmiş olsa bile etkisinden birşey kaybetmemiş; belki de gripinin oylesini bir daha cıkartamayacakları şarkı.
ne zaman göz bebeğimde görsem kendimi,
sorgularım dünyayı amansız.
ne zaman düşünsem bütün kötülükleri ,
yargılarım kendimi amaçsız.
ve ne zaman eşitlemeye kalksam hissiyatımı,
sıfıra bölünür kalansız.
"in çabuk aşağıdan bir kasa bira kap gel yanındada bir kilo çerez almayı unutma ve sabaha kadar ye ve iç bir yandan da ağla, söv, saydır, kır, dök" coşmasına neden olan muhteşem eser.
arkasına bakmaksızın çıktı gitti kapıdan kadın. öfkesini bıraktı gerisinde. adam yalnız kaldığı odada önce bakakaldı arkasından, sonra dayamak istedi sırtını duvara, sendeledi olduğu yerde. kadın kokusunu bıraktı odada.
cama doğru bir iki adım atmak istedi adam. perdenin arkasından bakacaktı son kez ona. bahçe kapısının sürgüsünü çekerken kadın, adam yutkundu tülün ardında. biliyordu o sürgüye kırmızı ojeli parmaklar değmeyecekti bir daha.
oysa ne çok sevmişlerdi birbirlerini. kadın hiç terketmeyecekti onu. adam emindi bundan. kendisini tüm kusurlarına rağmen seven tek kişiydi. güldü mü gözlerinin içi gülerdi. "iyi ki varsın" derdi hep. adam yaşadığı için şükrederdi sayesinde. eve geldiğinde camda karşılardı sevdiğini. uzun yola gideceğinde, bir maşrapa suyla koşardı ardından. yorgun olduğunda ovardı başını minik elleriyle. sevindiğinde iri gözlerini daha çok berelirdi mutluluktan. gözyaşlarını silerdi bazen adamın koluna, usulca anlatırdı üzüntülerini adama.
sevdiği kadını sevmediği bir kadınla aldatan adam biliyordu yaptığı eşşekliği. kadın onu hiç affetmeyecekti. "bir kahpe için bozdun düzenimizi" dedi ilk. başkada bir şey demedi sonra. adam konuşmak istedikçe susturdu onu. topladı eşyalarını usul usul. gözlerinde üzüntü vardı kadının. tüm öfkesi ellerine yerleşmişti. neye dokunursa deviriyordu kadın aceleden. titriyordu elleri sinirinden.
ardına bakmaksızın çıktı gitti kapıdan kadın. kokusunu bıraktı gersinde. dizginleyemediği öfkesini götürdü yüreğinde. bir kahpe için bozdun düzenimi demişti. adamın kulaklarında çınlıyordu şimdi sesi. zaaflarına yenilmiş, sevdiği tarafından terkedilmiş adam biliyordu yaptığı eşşekliği. hatasından sebep kurdukları dünyayı kendilerine dar ettiğini.
bir resme takıldı gözü sonra. işaret parmağıyla dokundu kadının gülen yüzüne. kadına bakarak, kendine kızarak dedi usulca " böyle kahpedir dünya". hayatından çıkmasını asla istemediklerini neden bu kadar kolay kaybederdi insan? kızdı kendisine. "biliyorum" dedi. "iki kişilik dünyamızı tersine döndüren kahpe benim aslında".
5 yaşındaki yeğenimle aramda geçen bir diyaloğu hatırlatan şarkı;
ntl:teyzecim bu sene doğum gününe sadece birkaç saatliğine katılabileceğim.
emrecan *:* napalım esta teyze hayat böyle.
5 yaşında ufak bir adamın dahi çözdüğü bu dünya kahpe diyen şarkı.
guclu gorunmek adına gozyaslarını iceriye akıtan, kafaya balyoz yemis hissi veren, yurek burkan sozlere sahip ne kadar zaman gecerse gecsin dinlendiginde aynı etkiyi gosteren bir sarkı ancak bu kadar icten soylenebilir dedirten muhtesem otesi sarkı.
--spoiler--
hadi durma ağla,ağla
yüzünü ıslatmasan da ağla
belki hepsi bir ruya
son bulur kollarında
--spoiler--
bazı melodiler vardır, popüler kültüre çakmadır, gelirler ve giderler; akar giderler kulaktan. bu şarkı ise oturur insanın içine, gitmez bir türlü. döner durur insanın beyninde. aradan 1 sene geçtiğinde zaman zaman açar dinlersin hala. sıkılmadan, gırtlağında koca bir yumruk, aksam mı akmasam mı diye düşünen gözyaşlarıyla.. melankoline basman için durur anılarında, acil durumda çıkart bile bile kanat daha fazla diye. insanın duygusal mazoşizmini tetikler.
3.41 de solistin * 'söyle kaç yaşındasın' diye bağırmasına yine aynı şekilde bağırarak eşlik etme ihtiyacı hissedilen şarkı. Uzun zamandır dinlenmemesine rağmen yine de bir anda yüksek sesle söyleme ihtiyacı hissetmiştir.