böyle buyurdu zerdüşt

entry108 galeri3
    33.
  1. Böyle buyurdu berduş diyerek dalga geçilen ufuk açıcı kitap.
    3 ...
  2. 32.
  3. Ben yiğit kişileri severim:
    ama iyi kılıç kullanmak yetmez,
    kime karşı kullanacağını da bilmeli!
    Çoğu kez, sesini çıkarmadan geçip gitmek
    daha büyük yiğitliktir;
    kendini daha değerli bir düşmana saklamış olursun böylece!

    Nefret edilecek düşmanlarınız olmalı sizin,
    hor görülecek düşmanlarınız değil:
    düşmanlarınızla övünmelisiniz.

    Daha değerli düşmana saklayacaksınız kendinizi, kardeşlerim:
    nice düşmanın yanından geçip gitmelisiniz bunun için.

    Hele halk ve halklar üstüne
    gürültü patırtıyla kafanızı şişiren ayaktakımının yanından!

    Onların ‘yana’ olma ve ‘karşı’ olmalarından sakının gözlerinizi!
    Çok doğruluk, çok haksızlık vardır,
    seyreden öfkelenir..
    4 ...
  4. 31.
  5. Değişik,güzel bir kitap'dır. Bazı yerleri anlamak için dört,beş kere okursunus ve anlamazsınız.o yüzden niçe'nin başka kitaplarini okuyup bu kitaba başlamanız daha çok anlamanizi sağlar.
    1 ...
  6. 30.
  7. Okuyup birşey anlayamadığım hatta şuan 81. Sayfasına kadar 2-3 hikayesini beğendiğim, düşünce yapıma fazla uymadığı için Okumayı Bıraktığım ( bu kitabı okumaya devam edersem, okumaktan soğuyacağım) saçmalayan tanrıyı bazen red edip bazen savunan, düşünce yapısı bu memlekette yaşayan Çoğu insana uymayacak kitaptır. Benim için şuan hiç bir Önem ifade etmiyor.
    4 ...
  8. 29.
  9. Kitabın içinde; " siz bana ne derseniz deyin, sizin tabir ettiğiniz kişi değilim" tarzında bir yazısı vardı. Tam olarak hatırlarsam yazacağım.
    2 ...
  10. 28.
  11. Friedrich nietzsche'nin baş ucu kitabım.
    4 ...
  12. 27.
  13. okumakta güçlük çekenlerin zeka değil, ruh eksikleri olduğunu düşündüğüm başyapıt.

    "yazılmış şeyler arasında en çok kanla yazılanları severim. kanla yaz; çünkü kanın ruhu olduğunu göreceksin."

    diye öğüt etmiştir kendisini okuyacaklara. her cümlesi yatağa uzanıp üzerine saatlerce düşünülecek yoğunluktadır.

    "kanla ve özdeyişlerle yazan, okunmak değil, ezberlenmek bekler."

    dediğinde ise bana yeni bir dünyanın kapılarını açmıştır.
    3 ...
  14. 26.
  15. ölüm konuşmacıları üzerine, kitaptan bir bölüm.

    copy paste değil, alın teri. buyurun:

    ölüm konuşmacıları vardır. artık hayatı bırakıp gitmesi gerekenlerle doludur yeryüzü.

    gereksizlerle doludur yeryüzü. sayılarının kabarıklığı bozmuştur hayatı. "sonsuz hayat"la ayartılıp çekip gitsinler hayattan!

    "sarı" deniyor ölüm konuşmacılarına ya da "kara". ama ben onları başka renklerde de göstermek isterim.

    içlerinde vahşi bir hayvan taşıyan, şehvet ya da kendini kemirip bitirmekten başka seçeneği olmayan korkunç kişiler örneğin. onların arzuları bile kendini yeyip bitirmedir.

    insan olmayı bile başaramamış bu ürkütücü kişiler: hayatı bırakıp gitmeyi önerip, kendileri göçsünler.

    kalbi verem olanlar örneğin; yaşamadan ölmeye başlarlar, yorgunluk, el çekme öğretilerini özlerler.

    ölmek için çok isteklilerdir. onların bu isteğini uygun görmeliyiz. bu ölüleri uyandırmaktan, bu canlı tabutlara hasar vermekten uzak duralım!

    yollarına bir hasta, bir ihtiyar, ya da bir ceset çıktı mı, "dünya fani" derler.

    aslında kendileridir varlığın bir yüzünü gören, gözleri boş bakan.

    bir melankoliye kapılmış, ölüm içirecek küçük tesadüfe açlar, öylece beklerler işte, dişlerini sıkıp sıkıp.

    ya da uzanıverirler uykularına, kendileriyle alay ederler: hayatın saman çöpüne tutunurlar, böylece bununla da alay ederler.

    şöyle dile gelir onların bilgeliği: "delidir sağ olan, onlar kadar deliyiz biz de! yaşanabilecek en büyük deliliktir bu!"

    "sadece acıdır hayat," der diğerleri de, bir yalan değildir bu: kendiniz bitirmeye bakın öyleyse onu! sadece acı olan hayatı bitirin!

    erdeminiz şunu bilsin: "kendi kendini öldüreceksin! kendinden uzağa düşeceksin!"

    "günahtır şehvet," der ölüm konuşmacılarından bazıları, "bir kenara çekilip çocuk yapmayalım!"

    "doğurmak zordur," der birileri, "niye doğurmalı ki? doğuranların hepsi üzüntülü!" onlar dahi ölüm konuşmacıları.

    "merhamet gerektir," der diğer bölümü de, "her şeyimi alın! hayata fazla bağlanmam böylece!"

    merhametleri tam olsaydı, komşularını hayattan bıktırırlardı. kötü olmak, onların gerçek iyiliği bu olurdu işte.

    ama onlar hayattan uzaklaşmak isterler, armağanları, zincileri başkalarını bağlıyormuş sağlamca hayata, dert mi onlara?

    peki, sizler, olanca hayatları zorlu bir çalışma, huzursuzluk olanlar, usanmadınız mı hayattan? ölüm söylevine hazır değil misiniz?

    en zorlu çalışmaları, hızı, yeniyi, yabancıyı sevenler, katlandığınız söylenemez kendinize. çalışmak kaçıştır, kendini unutmak iradesidir.

    yaşama olan inancınız biraz daha sağlam olsaydı, an'a daha az bağlanırdınız, oysa gücünüz yok beklemeye, tembellik etmeye dahi gücünüz yok!

    ortalık ölüm konuşmacılarının sesleri ile çınlıyor ve yeryüzü, kendilerine ölüm söylevi verilmesi gerekenlerle dolu.

    ya da "sonrasız hayat" söylevi verilmesi gerekenlerle: bence hepsi aynı: bir an önce göçüp gitsinler de!

    ve böyle buyurdu zerdüşt.
    11 ...
  16. 25.
  17. "ve siz, yaşamı delicesine bir çalışma ve huzursuzluk olarak görenler: yaşamdan usanmadınız mı?ölümü vaaz etmenizin zamanı gelmedi mi?

    siz hepiniz, delicesine çalışmayı ve hızlı, yeni, yabancı olanı sevenler, -kendinize katlanamıyorsunuz, sizin çalışkanlığınız bir kaçıştır ve kendi kendini unutma istemidir."

    (bkz: friedrich nietzsche)
    (bkz: böyle buyurdu zerdüşt)

    kitap baştan sona aslında hep karnımızdan geçen aforizmalarla dolu ama bugün en çok bunu sevdim.
    2 ...
  18. 24.
  19. Gereksiz, sıkıcı ve anlatımı başarısız kitap. Schopenhauer dururken bu deliyi okuyup kendini entel sanan kekolar var...
    3 ...
  20. 23.
  21. doğru yayınevinden düzgün bir çeviriyle okunması gereken kitap. malesef bu kitabın google translate benzeri birkaç çevirisi var piyasada. bunlardan uzak durmak gerek.
    3 ...
  22. 22.
  23. üstinsan tabirini ilk duymuştum bunda. sonra sonu gelmeyen uzun cümleler betimlemeler falan. pek anlamadım zaten. 6 okuyuşta tam olarak anladım sanırım.
    3 ...
  24. 21.
  25. askerde okuduğum ama tabii ki o kafa karışıklığında çokta birşey anlamadığım friedrich nietzsche nin aforizmalar manyağı şahane eseri, bugün tekrardan daha sakin bir ruh haliyle başlıyorum okumaya.
    5 ...
  26. 20.
  27. nietzsche'nin hayvan, insan ve üst insan arasında ki geçişi incelediği ve bu geçişi zerdüşt yardımı ile anlattığı kitap. insana, üst insana geçişi için onun alçakta oluşunu kabul etmesi gerektiği öğretilerini veren kitap insan kavramının üst insana giden bir köprü niteliğinde olduğunu anlatır. insanın aşılası bir şey olduğunu kabul etmeden bunun olması imkansızdır. peki nedir bu üstinsan? üstinsan kesinlikle herhangi bir ırk veya etnik kökene bağlı değildir öncelikle bunu bilmek gerekiyor, bilindiği gibi Nietzsche'nin ırkçılıkla pek bir alakası yoktu zaten. üstinsan, insanın yanılgılardan ve yücelttiği yanılsamalardan kurtulduğunda, kendisini tamamlayabileceği bir türdür. insan hep kendini aşmaya çalışarak, alt ederek üst-insan olma yolunda ilerleyecektir. ancak kendinin farkına vardığında ve insanın ne kadar alçakta olduğunu gördüğünde, üst insana ulaşma erdemine erişecektir. üzerine konuşulabilecek çok fazla içeriği olan bir kitap, birazda olsa felsefeyle ilginiz var ise sizi sıkacak birkaç bölüm dışında keyifle okuyabileceğinizi düşünüyorum. ayrıca kitap ego tatmini için değil, insanların aydınlanması için yazılmıştır. kitapta geçen ve benimde hoşuma giden birkaç kısmı da şöyle vereyim tam olsun.

    "insanlar arasında yaşamak güçtür, susmak çok güçtür de ondan. Ve biz zıddımıza gidene haksızlık etmeyiz en çok, bizi hiç ilgilendirmeyene ederiz. Fakat acı çeken dostun varsa, acısına dinlenme yeri ol, sert bir yatak gibi ama, asker yatağı gibi: onun en çok böyle yararsın işine. Ve dostun biri sana kötülük ederse, şöyle de: "Bana ettiğini sana bağışlıyorum, ama kendine ettiğini, -onu nasıl bağışlarım? Böyle buyurur her büyük sevgi: o bağışlamayı da, acımayı da alteder"

    "Eskiden Tanrı denirdi uzak denizlere bakarken, oysa ben, Üstinsan demeyi öğretirim size. Siz bir tanrı yaratabilir misiniz? -Öyleyse bana hiçbir tanrının sözünü etmeyin! Oysa Üstinsanı pek güzel yaratabilirsiniz."

    "Pek çabuk değişiyorum: bugünüm, dünümü yadsıyor. Merdivenler çıkarken, basamakları atladığım oluyor sık sık ve hiçbir basamak bağışlamıyor bunu."

    "Siz yükselmek isteyince yukarı bakarsınız. Bense aşağı bakarım, zaten yükselmiş olduğumdan."
    3 ...
  28. 19.
  29. Dağda en kısa yol tepeden tepeyedir.
    Ama bunun için uzun bacakların olmalı. Özdeyişler tepeler olmalı ve muhataplar iri yarı olmalı.

    Sözüne hayran kaldığım kitap.
    3 ...
  30. 18.
  31. işlevsiz ve pratik faydası olmayan bir kitap. çok defa inceledim. sayfalarca okudum ama ego tatmininden başka bir şey bulamadım. paramız boşuna gitti, olsun.
    (bkz: tecrübe)
    3 ...
  32. 17.
  33. En sevdiğim bölümü.

    "Panayır Sinekleri Hakkında
    Yalnızlığına kaç, dostum! Seni
    büyük adamların gürültüsünden
    sersemlemiş, küçüklerin iğneleriyle
    de delik deşik olmuş görüyorum.
    Seninle nasıl susulacağını pek iyi
    bilir orman ve kaya. O sevdiğin
    ağaca benze yine sen, o geniş
    dallıya: sessiz ve dinlercesine
    sarkar o, denizin üstüne.
    Yalnızlığın bittiği yerde, pazar yeri
    başlar; pazar yerinin başladığı
    yerdeyse, büyük oyuncuların
    gürültüsü ve ağılı sineklerin vızıltısı
    başlar.
    Dünyada en iyi şeyler dahi,
    göstereni olmazsa, değersizdirler:
    Bu göstericilere "büyük adam "der
    halk.
    Halk pek anlamaz büyükten, yani:
    yaratıcılıktan. Ama büyük şeylerin
    bütün göstericilerind en ve
    oyuncularından hoşlanır.
    Yeni değerler yaratanların
    çevresinde döner dünya: -
    görünmeden döner. Oysa
    oyuncuların çevresinde döner halk
    ve şan :" dünyanın gidişi" böyledir.
    Ruh vardır oyuncuda, ama ruhun
    vicdanı pek yoktur. O hep, en çok
    inandırdığı şeye inanır, - kendine
    inandırdığı."

    Nitsche'nin kitaplarının içinde en severek okuduğum kitabı düşüncelerinin çoğunda doğruluk payı olduğuna inandığım adam.
    5 ...
  34. 16.
  35. bir başyapıt, bir tanrının doğuşu ve bir tanrının ölümü.
    1 ...
  36. 15.
  37. 1 saate 1 sayfası okunan kitap evet malım.
    11 ...
  38. 14.
  39. 13.
  40. Okumak icin cesaretimi toplamaya calıstıgım kıtap.

    Epey eski bir kitap.
    3 ...
  41. 12.
  42. Bulantı, başkaldıran insan, böyle buyurdu zerdüşt... Bu kitapların anlaşılması zordur fakat ben anlıyorum. Kitabı çok önce elime aldım. Nietzsche'yi anlamak değil mühim olan yaşamak.

    Bu kitabı okudum. Gezi olaylarını anladım. Bir ülkücüyken neden Kürt hareketine destek olmam gerektiğini anladım. Savaşın gerekliliğini anladım.

    Kısaca hayatı anlatan bir kitap. Sadece tanrılara yazılmıştır.
    4 ...
  43. 11.
  44. 10.
  45. çok sevdiğim filozofun çok sevdiğim kitabıdır, aforizma diye adlandırılacak sayılı eserlerdendir.
    0 ...
  46. 9.
  47. başlığını gördükten sonra ' böyle buyurdu tengri ' diye kitap yazacağım şahsiyet.
    1 ...
© 2025 uludağ sözlük