Ben 3. Sınıftayken baya o eşiğin yanında gezdim. Hatta babamı arayıp ben okulu bırakacağım dediğimi de hatırlıyorum. O kadar zorlandım ki o dönem okulda hem Fiziksel olarak hem de psikolojik olarak. Ama direndim ve şu an çok mutluyum, mesleğimi zaten seviyorum. Az çalışıyorum ve bu çalışma saatlerine göre iyi de para kazanıyorum. işin özü yılmamak gerek o eşikte. Sonu güzel olabiliyor.
Önce sorgulama, yavaştan devamsızlık sonra sınavlara çalışmama ile başlayıp sınavlara gitmeme ve nihayetinde sınavlardan haberi olmamayla sonlanır. Ha kötü müdür? Ne kadar baştaysan o kadar iyi bile olabilir. Sonuçta kim sevmediği bir mesleği yapmak ister ki. Tek hayati var insanin.
Yavaş yavaş o raddeye geliyorum. Bölüm yaratıcılık istiyor. bölüme karşı hevesim mi kaçtı gönlüm okumaktan yana mı değil (ki bu bölümü lisede de okumuştum o yıllarda gayet başarılıydım) bilmiyorum ama artık iyi işler çıkarmayı geçtim iş çıkaramıyorum. ailemin onca emeği olduğu için bırakmam da ayıp olacak. Bilemiyorum.
bölümü bırakma eyleminin bir cesaret örneği olmaktan çıkıp mecburiyet haline geldiğini hissettiğiniz ilk an.
kılıçlı bir ordu sizi kovalıyor ve bir uçurum kenarına geldiniz. atlarsanız belki boğulursunuz belki yüzer kurtulursunuz. atlamazsanız kesinlikle öleceksiniz. uçurumdan atlamak burada bir cesaret midir?
sorun kendinize, verin kararınızı.
insan hayatı, kendinize bir şeyler ispatlamaya çalışırken gençliğinizin en güzel yıllarını nefret ettiğiniz bir yerde harcamak için fazla kısa.