Bir ülkeye ait, sınırları yasal olarak kabül edilmiş toprakların, bir kısmını veya tamamını devletin idaresinden kopararak, ayrılan topraklar üzerinde başka bir devlet kurmayı veya ayrılan toprakları başka bir devletin hakimiyetine bırakmayı amaçmalamak bölücülük, bu ideolojiye dayalı şiddet eylemi uygulama ise bölücü terör'dür
uludağ sözlük'te sürekli vücut bulan faaliyettir. gerçek hayatta birçok önemli konuyu iyi araştıramamış ve algılayamamış kişiler sanal hayatta da hiçbir sorumluluğun altına girmeden bu yarım yamalak, hastalıklı görüşlerini aktarmaktadırlar. kimse yaptığını bölücülük olduğunun farkında değil çünkü kimse kendi öz eleştirisini yapmıyor, herkes bildiğini okuyor. ama her yerde dönüp dolaşan ayrımcılık, karalama, kin dolu bu yazılar gerçek hayattta toplumu oluşturan herkesi birbirinden uzaklaştırıyor.
insan önce kendinden başlamalı. doğruyu yanlışı ayırt edemeyen, yaptığı hamlelerin sonucunu kestiremeyen cahil beyinlerin ülkenin, ve bu ülkenin insanlarına bu şekilde bölücü bir mesaj vermesi gerçekten dünya üzerinde az rastlanır bir iğrençlik örneği. herkesin birbirine nefretle baktığı kan kustuğu bir ülkenin vatandaşı olmak isteyenler var mı gerçekten merak ediyorum. bu bölünmeden kimlerin ekmeğine yağ sürülüyor soruyorum. üniversite de okuyan bütün kızlara hayat kadını muammelesi yapabilen, tesettürlü bir kadına ninja benzetmesi yapabilen, her zaman kendi düşüncesinin doğru olduğuna inanan bir kişinin erişkin bir insan beynine sahip olduğunu da düşünemiyorum. bir kişinin bu şekilde davranabilmesi için ya ilkokul çağında okul yüzü görmemiş bir çocuk ya da kalıcı beyin tramvası geçirmiş bir özürlü olması gerekir.
bu ülkenin insanlarının binbir parçaya bölünmesini az da olsa isteyen bir kişi var mı bu platformda en samimi duygularla soruyorum? herkesin birbirine destek olduğu anlayışlı davrandığı bir ülke yaratmak çok mu zor? bir insanın en doğal haklarını ona fazla görmek nereden gelen bir his?
ben artık sözlüğe girdiğimde insanların yüzüne kelimeler kusan başlıklar görmek istemiyorum. ben ülkemden bahsederken, işte benim ülkem bu, ben ülkemi her yönüyle sevebiliyorum demek istiyorum.
ama çoğu zaman diyemiyorum. bir çok yerde türk gençliğine bakınca gerçekten utanıyorum. kimi pornografi batağına saplanmış, kimi seks manyaklığına varacak derecede hayatını şekillendirmiş. en kolay durumlarda bile kendi kararını veremeyen birçok genç var bu ülkede. bu şekilde eğitilmiş ya da yetiştirilmiş. bu elbette öncelikle eğitim sistemimizin ayıbı. bu kişi ona doğru gösterilen her şeyi doğru olarak alıyor ve kanununa ekliyor. bu bozuk düzen de kısır döngü şeklinde devam ediyor.
nazım hikmet ran bir şiirinde ne de güzel söylemiş. hem de bölücülük konusunda hiç bir olayın olmadığı, olmayacağı düşünülen bir zamanda. işte bu da demek oluyor ki şiirlerimize sahip çıkmıyoruz. ama zararın neresinden dönülse kardır hesabı;
--spoiler--
dört nala gelip uzak asya'dan
akdeniz'e bir kısrak başı gibi uzanan
bu memleket bizim
bilekler kan içinde
dişler kenetli
ayaklar çıplak
ve bir ipek halıya benzeyen toprak
bu cehennem bu cennet bizim...
Türkiyede sistematik şekilde yapılan ilmek ilmek işlenen ihanet.
Tabi günümüzdeki bu bölücülük daha tehlikeli. 1980 öncesi insanlar nasıl farklı siyasi yönelimlere kanalize olmuş ve birbirini sokakta vurmuş ise ondan daha tehlikeli bir bölücülük söz konusu.
Bunu yapanlarda "demokrasi kahramanı" diye geçinen şahıslar. Bir video izliyorsun vatandaş soruyor elinde silah olan kişiye "musa abi referandumda hayır diyenlere ne cevap vereceğiz" musa abi konuşmuyor konuşma yetisine sahip değil ama cevap veriyor "dan dan dan dan"...
Bu psikolojiyi yaratanlar halkı bu derece sinsi şekilde bölenler en büyük bölücüdür.
Genellikle etnik kökenler üzerinden yaparlar.
insanları Kürt, Laz veya Çerkes diye ayırırlar.
Bu ülkede kimse saf Türk değildir.
Mustafa Kemal Atatürk bile.
fitne fesat ya da provakasyonla insanları birbirine düşürmektir.
alttan alttan laf soktuğunu sanarak insanları kışkırtmak, haliyle sinirlerine hakim olamayan insanın da ağzını açmasıyla "ırkçılık yapıyosunuz, ırkçılık yapmayın" gibi zübük laflar edenler bölücülük yapanlara örnektir.
yaşadığım iki olayla örneklendirmek isterim;
1)
kürt kökenli bir arkadaşımın evine gittim birgün. dedesi, babaannesi, annesi, kardeşleri vs. oturuyorlar. konu nerden nası geldi tam hatırlamıyorum, nası oldu da buralara geldiniz dedim. iyi türkçe konuşamayan dedenin söylediklerini arkadaşım çevirdi, dede anlattı da anlattı.
rahatımız yerindeydi ta ki örgüt ortaya çıkana kadar. dedenin kardeşini vurmuşlar köyde. onların bazı ihtiyaçlarını karşılamadıkları için. gözdağı vermişler köylülere. sonra bi de köye gelen bi öğretmen vurulmuş dede de kaçmış oralardan.
mesele kürtlükse al sana atası. ne arkadaşımdan ne de yaptığımız bir saatlik muhabbette ağzından ne kürdistan lafı duydum ne de evlerinde sarı kırmızı yeşil renklerin bir araya geldiği şeyler.
2)
sitemizin bekçisi mahmut amca. 50'li yaşlarda bi adam. mayıs ayıydı hiç unutmuyorum. akşamüstü olmuş sahile inip kumsalda 2-3 bira içip baharın keyfini çıkarayım dedim. siteden dışarı çıkarken mahmut amca'yı gördüm. "kimin bahçesindeki erikler oldu mahmut amca söyle de biraz toplıyayım da biraya meze yapim" dedim. "gel benle benim de canım çekti." dedi. koskoca adamla erik toplamaya giderken sohbet falan ona da sordum "neden geldin memleketten buraya?" dedim. o da askerden muzdarip. onların köyde de asker zulm etmiş. ya mahmut amca emin misin yanlışın vardır dedim. illa yok yanlışım dedi. fazla da girmedim muhabbete. ama biliyorum duymuşluğum var, devletinin mına koyim falan dediğini. evinde sarı, kırmızı yeşil bez parçalarını görmüşlüğüm var.
kürtlükse mesele ikisi de kürt. ikisi de yaşadıkları olaylar yüzünden kaçmışlar memleketlerinden. biri devletinin mına koyim diyo, diğeri allah razı olsun. ortada büyük bi çelişki var.