korkmamızın nedeni muhtemelen farklı bir fiziksel yapıya sahip olmasıdır.
küçüktür, istediği zaman gözden kaybolabilir. bu da nerede olduğunu, nereden çıkacağını bilmediğimiz için bizi psikolojik olarak hazırlıksız yakalanma korkusuyla başbaşa bırakır. böceklerden zarar göreceğimizi sandığımız için değil, farklı göründükleri, pis oldukları ve ne yapacaklarını önceden belli etmedikleri için korkarız.
karşınıza bir aslan bile çıksa ölmeden önce şansınızın yaver gittiği kadar savaşabilirsiniz. ama böceğin taşıdığı mikroplarla mücadele edemezsiniz. görmediğimiz şey daha çok korkutur.
şahsen ben başıboş aslan görsem, muhtemelen bir anda dolabın arkasından fırlayan böceği gördüğüm kadar kötü hissetmem kendimi.
incelenecekse bu mahlukatlar incelenmelidir hayatta. Çünkü mantıken bir aslan milyon tane çeşit böcek eder. O kadar çeşitlidir ki bu hayvanlar, bir yaprağı elinize alıp inceleseniz bile üstündeki yeşil nokta şeklindeki böcekleri farkedersiniz en basitinden. işte, hayrete düştüğünüzdür. Desen desen, boy boy böcek, kanatlısı, kanatsızı, cılızı tombuluyla karşınızdadır. Büyük misyonlu süpürücüler. Yaşarlar öyle..*
bi de böcecik diyenler var kibar olsun diye. ilk sevgilim ' böcek, nasıl olmuş makarnam ' dediği zaman kavga çıkartmıştım. lan yemek yerken böcek mi denilir dedim. ne diyem ayı mı diyim dedi. güldüm.
ziraat mühendisliği okuyan öğrencilerin mecburi ilgi alanı...koleksiyonu yapılası canlılar...inanması güç ama nadide türlerin de sergilendiği müzeleri bile mevcuttur...microcosmos adında şahane bir belgesel vardır bu muhteşem minik canlılarla ilgili...