kusursuz bir tek gecelik ilişki şansını tepmenize neden olabilecek paranoyakça bir düşüncedir. şöyle ki:
bol alkollü bir akşamda şansınız yaver gider ve önce bir kaç bakışma sonra küçük bir gülümseme derken ve kendinizi tabiri caizse taş gibi bir hatunla içkilerinizi yudumlarken buluverirsiniz.
aradan bir kaç saat, biraz alkol, bir tutam da sarılma ve koklaşma geçtikten sonra söz konusu hatun kişisi sizi evine davet eder. bünyenin bu teklife ilk tepkisi "vuuuuuuuuuuuu !" şeklinde olsa da elinizden tutup sizi ara sokaklara sürükleyen hoş bir hatunun peşinden koştururken beynin en paranoyak yeri çalışmaya başlar.
"ya böbrek mafyasıysa ?"
aslında her şey, o kulaktan kulağa dolaşan şehir efsanesinin suçudur. hani sonunda "abi adam bi uyanmış, küvette yatıyo buzların içinde karşısında da bi yazı asılı..." diye biten hikayenin suçudur. ama nafile...
hatun kişisi de inadına inlerin ve cinlerin tek kale maç yaptığı ara sokaklara sokar sizi. sonunda gece iki şekilde biter.
düşük bir ihtimal de olsa bu paranoya hali bir hayli rahatsız edici bir seviyeye ulaşıp usturuplu bir yalan uydurup geceye erken bir nokta koymanıza neden olabilir. ancak çoğunlukla "eeeeaaahh atın böbreği arpa peşinde koşarken gitsin lan !" denilerek geceyi sabaha bağlamak tercih edilir. zaten bu uğurda böbreğini kaybeden birisine de henüz rastlanmamıştır...
