buğulu cama yazı yazmak

    34.
  1. çoğu kez tek bir kelime yazmaktır; tek bir isim. çocukluktan kalma alışkanlıktır ve ölünceye kadar sürer. önce ilk rol modeli olan kişinin adı ile başlar yazmaya. hayran olduğu ilk insan, benzemek istediği. belki babası, annesi, öğretmeni ya da abisi... ailecek uzun bir yolculuğa çıktıklarında arabanın arka koltuğunda otururken akıp giden manzarayı gördükçe, çabucak büyüdüğünü hayal eder; zamanın da böyle hızlıca geçmesini ve onun yaşına gelmeyi... adını yazar o buğulu cama ve bir gün kendi yerinde başka bir çocuğun olacağını düşünür. hayal dünyasında kaybolmaya başlar bir süre sonra. daima iyilik için mücadele eden kahramanları keşfeder. gerçek hayatta, yanıbaşında olanları unutarak... masumiyetini kaybetmemiştir daha. kirlenmemiştir henüz; ne ruhu ne de bedeni. aynanın karşısına geçer ve okuduğu çizgi romanlarda, izlediği çizgi filmlerde ve beyaz perdedeki o ölümsüz kahramanlara öykünür. onlar gibi insanlık için sonuna kadar savaşan biri olmak ister. başlarda en çok sevdiklerinin ismini, sonralarıysa bir gün başarır da birilerinin kahramanı olursa kendini çağırmalarını istediği ismi yazar, nefesi ile buğulanan aynaya... zamanla büyümeye başlar çocuk. ne o hayranı olduğu kahramanları düşünür artık, ne de kişiliğine şekil veren rol modellerini. hayatı keşfeder. acıyı, hüznü, yalanı, aşkı. ve sanatı... müziğe aşık olur mesela. bir grup keşfeder; ilk dinlediği andan itibaren bütün parçalarıyla beraber hayatında büyük bir kırılma noktası yaratır. kendi yansımasını görür ezgilerinin arasında. tüm o tarifsiz hissiyatlarını, çelişkilerini, anlamlarını ve anlatamadıklarını... ne vakit buğulu bir cam görse, üzerine onun adını yazar. buradaydın; gittiğim her yerde, her an yanımdasın ve belki sen aslında bensin der gibi. seneler geçer ve bedeni toprağın çekimine karşı koyamayacak hale gelir; yüzünde yaşanmışlığın izleri. kaybettiklerini düşünür; kaybedeceklerini, anılarını, yalnızlığını, ve ölümü... yağmurlu günlerde gökyüzüne eşlik ederken, pencerenin buğulanmış camında süzülen damlaların arasında hep aynı kelime vardır artık; kendi ismi, yalnızlığının yanında.
    11 ...
  2. 41.
  3. 22.
  4. yazarlığın yan etkilerinden, her yere yazma isteği.
    2 ...
  5. 36.
  6. Camda leke birakacagi icin temizligini kendi yapan hic kimse bunu yapmaz.
    2 ...
  7. 20.
  8. sevgilinin adı yazılır illa ki sevilenin.
    2 ...
  9. 21.
  10. sonrasında cam kuruyunca yazdığınız yazının camda kalmasını sağlar.anneniz camı silmediği sürece x kişisinin adı camda kalır.
    1 ...
  11. 49.
  12. teoman'ın kupa kızı ve sinek valesi eserini akla getiren harekettir.

    ''Uyandım, bakakaldım, hayali bir parmağın bıraktığı yazıya, pencere camının buğusuna
    Hoşçakal''
    1 ...
  13. 7.
  14. 16.
  15. cok fazla ugras gerektirmeyen, keyifli bir her yer ve her daim aktivitesidir. Evde okulda işte otobüs yolcuuklarinda insanin o anki iç dünyasini misralara dökmek istedigi anda kağıt kaleme gereksinim duymaksizin yapilabilirdir. Genelde kış aylarında dışarıdaki soğuk havanın evin içine sunduğu serinliktir pencerenin bugusu.

    Çocuklukta akla kalan inanilmaz bir keyif veren nostaljisi vardir camin bugusunun. Öyle ki insan yazmaktan alıkoyamaz kendisini, siler siler yeniden yazar. Aslına bakarsan sen zaten silersin de o yazı oluverir.

    Öyle bir dalarsin ki.. artik askini mi itiraf etmissindir yoksa birine kizip kalaylamismisindir. Neden sonra anlarsin ne olup bittigini. El yordamiyle silersin kimse görmeden buguyu. Gercege dogru bakarsin, bir camin ötesinden daha ötelere.
    Gider bugu, biter hikaye. Zaten hicbir anlami da yoktur. pencere dünya, bugu hayattir,. Yaptiklarimizdir aslinda yazdiklarimiz farkinda olmadan
    2 ...
  16. 17.
© 2025 uludağ sözlük