uzun sure bos kalan evinize ilk geldiginiz anda buzdolabinin kapagini acinca bir anda ayaginiza dokulen kirmizi igrenc kokan suyu ayak parmaklarinizda burnunuzun iki bucuk santimetre icinde hissederseniz anlamaniz gerekli dolapta kirmizi manav posetinin icinde karpuz unutmussunuzdur. ve o iceriyi simdiden copluk gibi kokutan karpuzu balkona cikarmak icin poseti elinizle tuttugunuzda parmak uclarinizda dolanan kucuk beyaz kurtlari gorurseniz bayilmayin. derken dolabin icine soyle bir bakinca buzluktaki kiyma, dolaptaki sarimsaklar, domates ve beyaz peynirin de aslinda kucuk beyaz kurtlar icin ne kadar elverisli bir yuva oldugunu fark edersiniz. ve bu olanlarin size bir suikast oldugu kanisina varabilirsiniz. yere dokulen karpuz suyu odanin ciddi kismini kaplamis, koku simdiden balkanlara dogru ilerlemeye baslamis ve kurtlari gorunce bozulan sinirleriniz sayesinde simdiden kasiniyorsaniz. tek care yeni bir buzdolabidir. ama yok, eger pacoz bir ogrenciyseniz tek cozum o dolabi temizlemektir. evet dun baslayan temizleme islemi bugun buyuk oranda tamamlandi fakat bu koku benle birlikte yaklasik 2 ay yasayacak gibi.
Yıllardır kullandığımız buzdolabının nasıl olup da normalde etrafını ısıtması gereken bir motor vasıtasıyla içindekileri soğuttuğunu ancak dün sordum kendime (22 yaşındayım). Motor içindeki gazı sıkıştırıyor ve fizikten bildiğimiz basıncın kaynama noktasını yükseltmesi esasıyla birden serbest bırakılan sıkışmış gaz etrafından büyük miktarda ısı çekiyor. bundan sonra ise devr-i daime girip motor tarafından tekrar sıkıştırılıyor, tabii bu sırada motor ısı üretmiyor değil. Ama dışarıya veriyor bu ısıyı. Bu süreç sürekli devam ediyor. Makinelerdeki termostat ile de motor istenilen sıcaklıkta durdurulup tekrar çalıştırılıyor. işte hayatı birazcık olsun dayanılabilir kılan buzdolapları bu esaslarla çalışıyormuş.
canlılar için olmazsa olmaz bir eşyadır. bu da bazı kullandığımız şeyler gibi hakettiği ilgiyi görmemiştir. en azından son zamanlarda mp3 çalan versiyonları yapıldı da biraz olsun boyunları dik durabiliyorlar.
genel olarak ikiye ayrılırlar. içi boş buzdolapları ve içi dolu buzdolapları. hatırladığım geçmişime göre konuşacak olursam içi boş buzdolabı ile yorum yapma yetisini kendimde görüyorum. uzun zamandır bekar hayatı yaşadığımdan çok alışkınım içinin boş olmasına. bu içi boş buzdolaplarının vazgeçilmez bazı maddeleri vardır,
- miladı dolmuş ketçap.
- 1 kase buruşmuş siyah zeytin.
- küflenmiş beyaz peynir.
- 8 yıllık bezelye konservesi.
- bira.
- hayattan bütün ümidini kesmiş ve çöpe gitmeyi uzun zamandır bekleyen meyve ve sebzeler.
- 3 adet yumurta. (bazen olmayabiliyor bu)
- kaskatı olmuş yarım limon.
- içinden ne çıkacağı belli olmayan yoğurt ve algida dondurma kabları.
yokluğunda bağırsak sorunlarıyla başbaşa bıraktıran..*
birkaç gün önce açılan sütün azıcık güneş görmesiyle, mayalanma gibi bir şeyler, ne bilim böyle kıvamı falan değişmiş, acayip bir tad olmuş..
olmuş olmasına da neden içiyorsun diyebilirsin..
buzdolabı yok, doğal olarak dışarda duran süt yukarıda saydığım kimyasal olaylara girmiş benim haberim yok anacım..
dikersin sen sütü koca bir iştahla, ağzına gelen o iğrenç tat varya allah belasını versin ya.
peşinden gelen tuvalet sorunu..
1923 yılında, isveçli iki mucit tarafından bulunmuş, yeri doldurulamayacak buluş, mutfakların sultanı.
içindeki yiyecekleri gizemli bir biçimde saklar, kapağı açılana kadar bilemezsin içinde ne var.
der ki anne, dolapta senin için süpriz var, açınca karşına ya pasta, ya çikolata ya da dondurma falan çıkacak sanırsın hemen, aaa karpuz, şakacı anne...
parlak fikir:
eski, işi bitmiş bir buzdolabı, hatta hani eski modellerden, antikamsı, dışı bakımlı olursa şahane olur, alınıp, kitaplık gibi, ıvır zıvır eşyalar için de olabilir, çok güzel kullanılabilir. dışına da magnetlerden yapıştırdınızmı, orjinal bir eşya dolobı oluverir size. *
mutfağa duyulan özlemin sebebidir,
sıcak havalarda önünde dikilirsiniz bi boka yaramaz o başka,
kimi zaman içi bomboş olur o zman düşünürsünüz ulan ayna mı koysam içine bu ne boşluk anasını satıyım,
dolu olursa bulduğunu ye felsefesi geçerlidir,
bazen eve girer girmez daha çantayı çıkarmadan dikilirsin karşısına, bakarsında bakarsın ,uzun uzun, bi bok bulamazsın, cennet meyvesi arıyorum deyip kapatırsın kapağını,
ev arkadaşlarına küfür etme sebebidir,
üzerine mıknatıslanmış yapıştırılmış şeyler incelenir bazen de ,
buzdolabı hayatımızda önemi büyük elektirik tüketicisidir, kapağı açıp açıp kapamayın 105 milyon elektirik faturası geir sonra allah esirgesin...
evlerimizde içeceklerimiz soğutması, annenizin yaptığı yemeklerin bozulmaması, sıcak yaz günlerinde arada bir açıp 5 saniyeliğinede olsa serinleten ve tabi en önemlisi mıknatıslı şeylerle üzerinin itinayla kaplanması gibi özellikleri bünyesinde bulunduran mutfak gereci..
sarhoşken işenen alternatif mekanlardan biri. sözlüğe göre pek alternatifi yok, sadece buzdolabına yapabilirsiniz. kah buzluğuna, kah yumurta kaplarına, kah daracık raflarına serpiştirerek kendi alternatiflerinizi türetmenize engel değil tabi bu. zamanında başka yerlere işemiştik, bilememişiz.
Buhar sıkıştırmalı soğutma sistemi (kompresörde sıkıştırma, kondenserde çevreye ısı atma, genleşme vanasında genleşme ve buharlaştırıcıda çevreden ısı çekme) prensibiyle çalışarak soğutma yapan elektrikli cihaz.
öğrenci evlerinde eşya dolabı olarak da kullanılan, genelde beyaz olan ama sprey boya ile türlü renklerde boyanarak ev dekorasyonu konusunda post modern yaklaşımlara olanak sağlayan *, ama bu yazdıklarımdan ziyade gıda saklamaya yarayan, mutfakların olmazsa olmazı.