bu konu yüzyıllardır tartışılmakta fakat kesin bir cevaba varılamamaktadır.
klasizm savunucuları çok detaya inilmeden, en yakındaki eşyaya sürülmesinden yana tavır koymuşlardır. o an koltuk olur, halı olur en yakındaki nesne burun pisliğinin silineceği yerdir.
romantizm savunucuları ise farklı yerlere sürülmesi ve evdeki insanların şaşırtılmasından yana tavır koymuşlardır. televizyonun arkası, kapı kolu, fırın düğmesi gibi gerçekte uygulanması zor ama kulağa hoş gelen yerlerin en uygun yerler olduğunu savunmuşlardır.
realizm savunucuları ise; bunun alt tarafı sümük olduğunu, bir peçete alıp efendi gibi peçeteye sürülmesinden ya da adam gibi gidip banyoda sümkürülmesinden yana net ve gerçekçi bir tavır koymuşlardır. daha sonra çıkan birkaç akım da bu akımların devamı olmaktan kurtulamamışlar ve burun pisliğinin nereye silineceği konusuna kesin bir çözüm bulamamışlardır.
*koltukların yanlarındaki boşluklara ellerin daldırılması suretiyle silinir.
*avuç içinde katı hale gelene kadar ufalanır, top haline getirilir ve odanın en ücra köşesine atılır.
*burundan çıktığı gibi halının altına yapıştırılır.
*eğer heyecan aranmıyorsa peçeteye silinir.
halının üzeri. ranzanın altı. kanepenin altı. sürülmek istenmiyorsa top yapılıp fırlatılabilir. yüzlerce kez parmaklarda yuvarlandığı halde hala ele yapışık kalan, bir türlü fırlamayan, bizi zor durumda bırakan sümükler de vardır. (bkz: arsız sümük)