Aylar sonra tekrar görme şansına sahip olduğum memleketim.
Trafik berbat, şehirleşme bombok, havası boğucu, caddeleri çok kalabalık... bu liste uzar gider. Ama işte hâlâ eskilerden kalan bir ruhu var ki kendisini özlettirir. Uludağ’a karşı bir çay içmek her türlü olumsuzluğunu bir dahaki sefere kadar unutturuyor.
Çok ibine çıkıyormuş oradan? Havasından suyundan diyorlar. Kuşum aydın, yıldo vb vs hep oralıymış. Zeki müren'in türbesi de oradaymış. Zamanında bir oğlan kerhanesine dahi ev sahipliği yapmış. Falan filan, inter Milan...
insanı paragöz oluyor ama bi tek kendini akıllı zanneden paragözler olur ya böyle hani karşısındaki salak zannedip aklınca oyunlar yapacak filan.
işte o kadar salak oluyor bunlar.
O 30-40 sene önceki haliydi. Şimdi nilüferi saymazsak ki şimdilerde inşaat yapacak boş arazi bile kalmadı, ne yeşili, meyva bahçeleri bile talan edildi..
Geceleri oturmak için hırka falan gerekmiyor. Şu an terasta yatıyorum püfür püfür de esiyor. Bu havada illa hırka giymek istiyorsanız olayın bursa ile alakası yoktur.
Rezil bir yer. Sokaklar türbanlı veya suriyeli kaynıyor. izmirden gelenler için psikoloji bozabilitesi oldukça yüksek. Lanet rüzgarları saymıyorum bile.
Halkı adam olmadığını sercan yıldırıma survivorda destek vermeyerek göstermiştir. Bırak bursa gibi büyük şehri yozgatspordan bi topçu katılsa o bile finale çıkardı. Hadi gayse taraftarının adam olmadığı tescilli de bursalılar da yuvarlak olduklarını kanıtladılar.
Corona belası yüzünden son anda taşınamadığım şehir. Alacaktım arabamı tek başıma yeni bir hayat kuracaktım. Hepsi yalan oldu. Yepyeni bir çevre yepyeni bir hayat. Kimse olmasa bile etrafımda alırdım arabamı, yapardım playlistimi gezerdim.