bundan yaklaşık 25 sene evveline kadar bursan'nın hemen hemen her sokağında tulumbalar vardı. iki üç kez kolu indir kaldır yaptığınızda gürül gürül akardı...
günlerden pazar, ödevler bitmiş, sabahtan başlayan futbol macerası için yerimizi almıştık. cumhuriyet ilkokulu'nun bahçesi yine alabildiğine kalabalık...
tanıştırayım, ben simoviç, önümde ulvi, hemen yanında semih, önde uğur, yanında atom karınca rıza, ileride feyyaz ve tanju.
bizim takım galatasaray ve beşiktaşlı arkadaşlardan oluşuyordu. rakip de fenerbahçe ve tek tük bursaspor.
kalede schumacher, önünde sedat 3, müjdat, biyediç, tuliphan, rıdvan ve rahmetli selçuk.
10 da devre 20 de biter.
saat sınırı yok, götümüzden ter damlar, ama yine de aldırmadan devam ederdik...
maç arası molası, suyun bünyede tükendiği anlar, işte tam o sırada sokak çeşmeleri devreye girer...
üçerli beşerli ayrı ayrı çeşmelere koşar, kah tulumbadan, kah kurnaya akan sonsuz oluktan içerdik kana kana.
sırf bu sebepten bile yaşanabilir şehir.
eskisi gibi her sokakta çeşme kalmadı ama çeşmeden su içmenin mümkün olduğu üç beş şehirden biridir.
doğru önermedir. şahsen doğma büyüme bursadayım bunca yıldır bi kere bile tanıdıklarımda bile damacana ile su alan falan görmedim. hatta üniversite için başka şehre gittiğimde ve damacana ile içmek gerektiğini öğrendiğimde oldukça şaşırmıştım. ciddi ciddi şaşırdım lan su çeşmeden içilir olum.
Yüz yıllar sonra gelen edit: çeşmeden bok akıyor arkadaşlar. Param olsa gram içmem.
en olmadı artezyanlardan içilir.
uludağın dibinde olmanın kıyakları.
şaka maka başka bi şehre gidince, gerçekten dünya böyle bi yer mi lan? diye korkunçlu fikirlere kapılıyorum.
parasına değil ama sanki havaya para vermiş gibi garip bi duygu kaplıyor içimi.
bursadaki musluk suyu yapılan testler sonucu satılan sulardan daha iyi çıkmıştır. için sorun olmaz. yalnız bazı bölgelerde su kötü sanki ama genelinde iyidir.