"kendisinden korkan erkekliğin tepkisi..."
oralara girmeye hacet yok; fakat denmek istiyor ki,
"heteroseksüeliz.hepimiz"
türkiye'de cinsellik farklarının üzerine inşa edilmiş eşya sektörü ve reklamları henüz daha yeni doğmaktayken, herhalde homoseksüel varlıklar haklarını ve seslerini yeterince duyuramayacaktır. fakat ne zaman sektör, straight*** cinsi tercihlere ürün satmaya doyar, işte o zaman homoların günü gelir!
lakin türkiye bu treni de kaçıracaktır büyük ihtimale.
("birine binsek artık" diyemiyoruz)
Bursa ahalisinin delimserek tepkisidir. işin en ilginci aynı insanların bülent ersoya sırf şarkıcı ve "meşhur" olduğu veya televizyona çıkabildiği için kırmızı halı sermeleridir. Zeki Müren, Bülent Ersoy'un cinsel yönelimini bu kesimin "sanatçı" diyerek "mazur görmesi" gibi, aydın kesimin de yüzlerce veya binlerce büyük düşünür, besteci, bilim adamının homoseksüelliklerini sırf "büyük adam" oldukları için "affetmeleri", insanların iflah olmaz birer bozuk düşünce ve eylem hastası, zararlı yaratıklar olduğunu düşündürmektedir. Televizyonda eğlence programlarında maskaralık yapan homoseksüelleri izleyen insanımız, sırf o kanallar doğrultusunda yaşar ve kendilerine oracıkta bir dünya kurup, homoseksüelleri "maskara" sanar. Çocuğu da mahallenin "kız ahmedi" olursa diye ödü kopar. Korktuğu da başına gelir. Çünkü eğer ahmet ola ki mehmet'e ilgi duyarsa bu da mahallede yayılırsa harika televizyonlardan ve müthiş ailelerden yetişmiş mahallenin pırlanta gibi diğer çocukları hemen ahmete "kız ahmet, nonoş ahmet,vs" diyip dışlarlar. Bu kısır döngü böylece gelişip giderken çok zeki insanımız kendi yarattığı ve besleyip büyüttüğü bu anormalliğe kıçını dönüp homoseksüeller için "anormal o gebersin" der ama "Bülent ersoy mu? ha o başka ya o şarkı söylüyo televizyona çıkıyo ya işte" de der. Tüm bunlar okullarımızda türkiye'nin neresinde ne yetişir, atatürkün gençliğe hitabesi gibi konuları "ezberletmek" yerine "insanların neden bir birlerine sataşmaması gerektiği" "cinsel yönelimler" "faşizm hastalığı ve kaçınmanın yolları" gibi faydalı ve ezbere dayalı olmayan derslerin okutulması gerektiğini düşündürür. böylece eğlence programlarıyla ilham bulan, okula da kelime ezberlemeye giden insanımız belki biraz daha "kendi aklıyla" düşünmeyi öğrenir.
çok doğal bir tepkidir. millet işi gücü bıraktı, tepki verecek yer arıyor.
ya da şöyle demeli:
"o kadar aciziz ki... ne belediyenin saçma sapan uygulamalarına, ne üniversitenin okula girişte öğrencilerinden haraç kesmesine, ne tayyibin vatanı pazarlamasına, ne de askerliğin yatma yeri olarak ilan edilmesine tepki gösterebiliyoruz. bari, önümüzdekinin arkamızdakine girmesine karşı çıkalım. o kadarcığı da bizde kalsın" demek istiyorlar.
bizim ufak bir maymun vardı. o da benzer tepkiyi aç kaldığında gösteriyor. ne güzel, ne âlâ..
bursa halkının yanlış stratejisidir. gelen tepkilerle bu yürüyüşü duymayan kalmamıştır. benim asıl üzüldüğüm ise "yarası olan gocunur" zihniyetinin burada da olmasıdır.