enver : hocam neden solcular hep siyasi sebeplerden hapse giriyor da sağcılar rüşvet ve yolsuzluktan hapse giriyor?
burhan : solcular ne zaman iktidara geldi ki yolsuzluk yapsınlar.
iktidarda olmayı yolsuzluk yapmak ve rüşvet yemek için yeterli bir sebep olarak görmektedir.
sözlüğü kapamıştım aslında girmeye niyetim yoktu bu gece artık ama milliyet gazetesinde burhan kuzu'nun yazısını okuduğumda şu adama yorum yapmam lazım diyerekten hemen sözlüğü açtım.
samimi söylüyorum, okuduğu okulu bilmem neyi filan bırakın, burhan kuzu kadar cahil bir adam zor bulunur.
şu adamlar türkiye'yi yönetiyor. buyrun cahile bakın:
enver aysever: hocam neden solcular siyasi suçtan içeri giriyorken, sağcılar rüşvetten yolsuzluktan içeri giriyorlar ?
b.k: ''onlar iktidara az geldiği için daha az hırsızlık yapıyorlar''
cevabıyla sıvamıştır, itiraf etmiştir ama kime ? ülke değil trajedi sirki.
bir ara "2000 kişilik fişleme" haberini twitter'dan paylaşıp daha sonra "haberi beğendiğim için paylaştım" demişti kendisi. hatırlarsınız.
şimdi, diyelim ki haberi beğendiğin için paylaştın.
ben merak ediyorum, bu yer değişikliklerini kim yapıyor?
1 hafta içerisinde bu kadar savcının ve polisin yerini nasıl veya neye göre değiştirebiliyorlar?
bir savcının cemaatçi olup olmadığını bu kadar kısa sürede nasıl öğrenebiliyorlar?
bunun fişlemeden başka ihtimali var mı?
yoksa bu yeni gelen içişleri bakanı, bu savcıların, polislerin hepsini tanıyor da ona göre mi değiştiriyor?
gerçekten bu kadar da aptal yerine konamaz bir halk.
bir de utanmadan "haberi paylaştım" diye milleti kandırmaya çalışıyor pezevenk.
bu kadar trajikomik durumdayız.
hatta daha da ileri gideyim, bence bu 2000 kişi -veya artık kaç kişiyse- muhtemelen çok daha önceden fişlenmişti. yani muhtemelen ne olur ne olmaz bu cemaat bizi sikmese bari falan diye bu fişlemeyi daha bu savcıları göreve getirirken yapmışlardı.
neden böyle düşünüyorum, şimdi akıl var mantık var, 17 aralık'ta başladı bu operasyon. daha 1 hafta geçmeden bir ton savcıyı, polisi sürdüler. herhalde bu fişlemeyi 1 haftada yapmadılar. bunun geçmişi de var.
yani herifler her şeyi düşünmüş gençler.
öyle kolay kolay gidecekmiş gibi de görünmüyorlar.
fakültede uganda'nın hukukunu öğrettiklerini düşündüğüm hukukçu. Yoksa bir hukukçunun, hukuku bu kadar çarpıtması mümkün değil. Çarpıtmayı boşver, adam hukuktan anlamıyor. Nasıl profesör olduğunu da gerçekten anlayabilmiş değilim.
Ha bu arada, kendisi en son, insanlara "allah belanızı versin" derken görülmüştür.
"bir tek kürdün anası yok ki, 18 tane etnik grup anasını alıp gelirsene yapacağız? ben de anamı getirdim, ben de dilimi istiyorum derse ne yapacağız?" sözüyle, partisinin kürt reformları açılımında ana dilde eğitim meselesine çok farklı bir boyut getirmiş kişi.
--spoiler--
Bugün adamın bütçesini reddettiler. Sabahleyin beni aradı, adam ağlıyor. Ağlamadı ama neredeyse ağlayacak yani. Ağlar gibi gazetede gördük. Ağlar belki belli mi olur?
--spoiler--
fatih'te oturdukları yıllardan(benim çocukluk yıllarım) komşumuz olan zat-ı muhteremdir. o dönemler(tahmini 1996-1997 yılları) için oğlu ile konuşmalarımızda "babam milletvekili olacak" muhabbeti dönerdi sıkça "yeni bir oluşumdan" bahsedip dururdu çocuk... o sıralar gene "burhan amca" istanbul üniversitesi'nde, hukuk fakültesi'ndeki görevini sürdürüyordu. ama süleyman'ın anlattıklarına göre yurtdışından gelen misafirleri ile evin dışında buluşup, uzun süreli görüşmeler falan yapıyordu.
aradan geçen yılların sonunda ne olduğu, nasıl bir şey olduğu biraz daha net anlaşılmıştır.
keşke siyasete hiç bulaşmayaydı, şeker gibi adamdı burhan kuzu. gelip bizimle misket falan oynamaya devam etseydi keşke çok uzun bir süre daha.
