gagarin'e ait olduğu öne sürülen, ancak telsiz konuşmalarının kayıtlarında geçmeyen cümle. büyük ihtimalle abd'nin rusya'ya ve komunizme karşı bir propagandasıdır bu söylenti.
şimdi efendim bu laf boş bir laf değildir. ben en mantıklısı bunu aristoteles'e kadar oradan da ortaçağ'a kadar götüreyim o zaman bazı şeyler daha belirgin olacak. neden yuri'nin bu lafı söylediğini çok çok daha iyi anlayacağız. bunun için aristoteles'in[peri ouranou] evren anlayışına bir giriş yapmak gerekir; bilindiği üzre aristoteles'in evren kuramı yermerkezlidir. en merkezde yer bulunmaktadır ve diğer gezegenlerde etrafında dönmektedir [Aristoteles bu çıkarımı güneşin günün farklı saatlerinde farklı yerlerinde olması ve doğudan doğup batıdan bastması neticesinde ortaya atmıştır]. dünyanın yapısını hava, ateş, su ve toprak oluşturmaktadır. ve ay altı bölge olan dünyada çizgisel hareket geçerlidir. [mesela taşı havaya attığımızda yere düşer, ya da suyu ısıttığımızda buharlaşır göğe çıkar, yani nesneler doğal yerklerine çizgisel devinim ile dönerler. burada devinim doğal yerinden zorla koparılması ile olup doğal yerine geri dönmesiyle de bitiyor]
en altta toprak bulunur; çünkü en ağır olan odur. onun etrafında su vardır.bunun çevresinde hava vardır. havanın çevresinde ise ateş vardır. ve ateş yukarı doğru gider[dumanından temel ile].
gökyüzündeki cisimler ise farklı bir devinim ile deviniyorlar. yani dairesel bir devinimile. yeryüzündeki hareket başlayıp bitiyor ama gökyüzündeki hareket ise daimi olarak devam ediyor. bundan hareketle bu gökyüzündeki farklı şekilde devinen nesnelerin yapıca ve yasaca farklı olduğu temellendirmesine ulaşıyor. bunun için bunların yapısının 4 elementten değil başka bir şeyden yani "aither"den oluştuğunu söylüyor. gökyüzündeki nesneler yeryüzündeki nesneler gibi devinim tarzlarının hepsini göstermediklerinden yapıca ve yasaca farklı oldukları için oluşmuyorlar ve oluşmadıkları için yok olmaları da mümkün değildir. onlar varolagelmişlerdir. onlar nicelik ve nitelik değiştirmeyip sadece yer değiştirirler. ve aither'deki nesneler hep kalıcıdır. bu arada güneş ve gezegenler dünyanın etrafında dönmektedir. ama evren sonludur en sonda çakılı yıldızlar bulunmaktadır. bu arada 56 tane de gezegen var.
şimdi burada kilise uzun bir süre dünyanın dönmediğini iddia etmiştir. bu iddiasının felsefi temelleri aristoteles evreninin teolojik/ideolojik yorumu üzerine kurulmuştur. kilise gök cisimlerine belirli tanrılıklar atfetmiş ve bu 56 gezegenin her biri üzerine bir melek yerleştirmiştir. gezegenlerin devinimleri aslında tanrısal olan hareketi açığa çıkarırlar [dönmek, aynı düşüncenin kökenleri islamda-semazenlerde de- bulunur, yani gök cisimleri bu tanrısal devinimlleri gerçekleştiriler]. bu yüzden uzaya çıktığında belki de ironik olarak yuri gagarin bu lafı söylemiştir. kilisenin aristotelessistemine ve platon'dan mütevellit plotinos dizgesine dair yorumlamaları da aynı paralellikte gerçekleştirilen şeylerdir. kilisenin iddiasında bulunduğu tanrısallıklara dair yapılan ironik bir göndermedir gagarin'in davranışı. kökenlerine bakmadan anlamak sadece yüzeysellik olarak kalır.
ifade edilen düşüncenin içinde aslında kilisenin neden dünyanın dönmesini kabul etmediği gerçeği de yatar. çünkü dünyayı merkezden alıp güneşin etrafından döndüğünü iddia etmek dünyaya tanrılık atfetmek olacaktır. yani kötü olan tanrısal oluyor tanrısal olan da kötü oluyor ve dünya tanrısal devinime özgü olan dairesel hareketi yapmaya başlıyor. dikkat ederseniz dünya plotinosdizge sindeki basamağın el alt aşamasındaki "kötü" olandır. bu arada ingilizce'deki "heaven" kelimesi hem tanrı hem gökyüzü hem de cennet anlamına gelmektedir. aynı kural fransızcadaki "le ciel" kelimesi için de geçerlidir.
ordan baktınmı göremezsin yavrucak denilesidir.
gel bide burdan bak.
gagarin yıllar sonra öyle bir konuşma olmadığını söylemiştir.
bildiğin amerika propagandası.
zaten sırf varmı diye aya çıkıp tanrı arama işinide asla göremeyecek olanlar yapar.