bir şehirde pkk sempatizanları toplanıp gösteri yapmaya kalkıyorsa ve bu gösterinin 20. saniyesine gelmeden eşşek sudan gelircesine dayak yemeye başlarlarsa bilin ki orası trabzondur.
--lilyum10--
eğer bir sokakta yürüyorsanız ve camında ''bu ev kiralıktır'' yazılı bir evin yanından geçip birkaç adım sonra önüne geldiğiniz bir başka evin camında ''bu da'' yazısını görürseniz bilin ki trabzondasınız.
--lilyum10--
trabzon'dan ankaraya hareket eden bir yolcu otobüsünün şöförü daha trabzon sınırları dahilinde bombayı patlattığı için işte burası trabzon dedirten olaylara imzasını atmıştır.
terminalden hareket eden otobüsümüzde tüm yolculuk hazırlıkları muavin ve şöför tarafından yapılmaktadır ve tam akçaabat dolaylarında şöför amcamızın cep telefonu çalar. yaklaşık beş dakika şöför amcamız şiveli bir şekilde cep telefonuyla konuşur. ardından telefonunu kapatır. sonra muavini çağırır.
- la ameet ver havu mikrofoni bakayım.
mikrofonu alır ve iki ses denemesinin ardından konuşmaya başlar.
- sayin yolcilarımız. önceliklan pizi tercih ettığınız için teşekkür ediyoruz. sizlerden pilhassa riça ediyorum. çep telefonlarımızi kapatalım. aracımıza zarar veriyor. (telefonunu kaldırıp aynadan biz yolculara göstererek)ben benımkini unutmişiydım. ahan da kapatiyorum.
dedikten sonra benim o an kopmama da şaşırarak o direksiyon sallamaya biz de gönül rahatlığıyla yolumuza devam ettik.
şampiyonluğun kaybedildiği 96 yılındaki trabzon fenerbahçe maçında stadyumda kahrolmuş bir abimizin isyanı işte burası trabzon dedirtecek olayların en birincisidir:
- ula satilır satilır da bu maç da satilmaz ki...
haftaya ikinci isyanı da yaşamamak umuduyla.
edit: guesey uyardı şampiyonluğu 94'te değil 96'da kaybetmişiz ya la.
kendine has özellikleri olan olaylardır. kimi şaşkına çevirir adamı.
örneğin;
önce çöplerin ayrıştırılması (plastik, cam, kağıt vs.) sonrasında da büyük bir çöp kamyonunun gelip hepsini aynı yere boşaltması. e ne işe yaradı o geri dönüşüm işlemi?
tenha bir mekanda arabayla ilerlerken karnı acıkan arkadaşım, yolun kenarında yürümekte olan trabzonlu vatandaşın yanında durup,
- kardeş bu çevrede yemek yiyebileceğim bir yer var mıdır?
+ bilmiyorum abi
- eyvalla..
arabayla 100 metre kadar ilerleyen arkadaşım aynadan, arkada kalan elemanın el kol hareketleriyle arabayı durdurmaya çalıştığını farkeder ve elemanın yanına geri döner.
- he kardeş?
+ abi abi, arkadaşa sordum o da bilmiyormuş.
en kıytırık evden bile denizi görebiliyorsanız,
sağdan soldan "ballim","laouvv","he da","dema!","he mi?","eee ya fışki yema!","ya afkurma" sesleri duyuyorsanız,
"... köftecisi 100 metre geridedir" tabelası görmüşseniz,
Trabzanları, kaldırım taşları, park demirleri, okul duvarları, dükkan tabelaları, yani gözünüzün çarptığı her yerde bordo mavi renkler var ise,
Sokakta formalı gençler, bordo mavi "gugul"lu dedeler, boncuk gözlü neneler, cin bakışlı bıcır bıcır çocuklar görüyorsanız,
girdiğiniz dükkanın esnafı sizi sallamıyor, alışık olduğunuz hizmeti, bazen yalakalığa varmasına alıştığınız yakınlığı görmüyorsanız,
KTÜ civarında, sahilde otururken uçaklar üzerinize üzerinize geliyor ve ürkerek kaçıyorsanız,
insanlarıyla sohbet ederken kanınız hemen kaynıyorsa,
buna rağmen önyargılıysanız,
bulunduğunuz yer size rahipleri ya da başka şeyleri hatırlatıyorsa ve utanmadan sıkılmadan tüm halkı yargılayabiliyorsanız,
eğer bir zamanlar serseri oyunu dedikleri kolbastıyı görüp katılamasanız da izlemek istiyorsanız,
ama yine de önyargılıysanız, suçluyorsanız,
aşağılıyorsanız, öteliyorsanız, yaftalar vuruyorsanız,
_sanız
_sanız
_sanız