modern zaman masalı. lakin bildiğimiz masallardan değil, çocuklara anlatılmayan cinsten bir masal bu. çocuk yanını unutan tüm büyükler(!) için yoğunistek üzerine yazıldı. hem şimdiden söyleyeyim, sonu mutlu da bitmiyor. yazılması ne kadar kolaysa yaşaması da bir o kadar zor. hala var mı dinlemek isteyen?
pekala.. öyleyse başlasın.
bundan uzun yıllar önce, insanlar gerçekten insan, duygular tüm yapay malzemelerden uzak, özhakiki duyguyken, mutluluk diye bir ülke varmış. şimdi burdan bakınca ütopya gibi görünüyor ama bu ülkede yaşayan insanlar, o insanların hayalleri ve geleceğe dair binbir çeşit planları varmış. düşünsenize, aldıkları her
nefesin mutluluğun bir parçası olduğunu bilerek yaşıyorlarmış. bütün kötü sıfatlardan arındırılmış olarak sürdürdükleri bu muazzam hayat, bir gün düşmanın en acımasız işgallerinden birine sahne olmuş. dört bi'yanı çevreleyen sahtelikler, burayı da sömürgesi altına almış sonunda. burada yaşayanlar zamanla asimile
olmuşlar elbette. özgeçmişlerine dair hiçbir şey hatırlamıyorlarmış, suratları asık, kalpleri kararmış, gülümsemeleri zoraki imiş. ne yediklerinden zevk alıyor, ne de gerçekten seviyorlarmış. tüm hayatları bir gösteriş üzerine kurulu, tüm hisleri bir geceye kilitlenmiş. ah, anahtarını kuyuya atan her kimse, bir an
önce bulup, ona haddini bildirmek de istiyorlarmış aslında. ama hiçbir şey eskisi gibi değilmiş.
hayal kurmanın bile ayıp karşılandığı bir dünyada yaşıyorlarmış artık. hem elalem ne dermiş? ne o öyle, eskisi gibi olmaya dair olan düş sokağı sakinleri, kim hatırlıyor ki sizi? hem hangi devirde yaşıyoruz artık canım? parası neyse verip, kendi hayalimizi bir başkasına kurdurabiliyoruz artık. ne gerek var kendimizi yorup, beyin fırtınaları estirmeye? ye, iç, düşünme, duyma, sevişme. üç maymunu oynamaya bile hakkınız yok ki artık. o kadar çabuk ve acemilikle tükettiniz ki her şeyi, yenilerini ortaya
çıkaramıyorlar artık. ağlamak için bile içme gereği duyuyorsunuz. bunu bile samimiyetle yapamıyorsunuz..
ama öğretmediler mi size? içtenlikle yapılmayınca, hiçbir anlam ifade etmiyor yaptıklarınız. yalnızca "zannediyorsunuz". kimse size masalı anlatmıyor, kahramanlarınıza ne olduğunu bile bilmiyorsunuz,
mutlu sonun ne olduğunu dahi bilmiyorsunuz.. işin kötü yanı, öyle bir proglamlamışlar ki sizi, merak bile etmiyorsunuz. dört duvar arasında, gün geçtikçe dijitalleşen bir hal alıyor yalnızlığınız. elinizle
savurmaya değmez, nereye kaçıp gittiğini bile bilmiyorsunuz çünkü.
terk edip giden bir sevgili bile daha vefakarken, bir daha geri dönmeyecek bir mutluluk için, sağda solda reklam yapıyorsunuz, afişler bastırıyorsunuz arsızca. yine söylüyorum, kimse öğretmedi mi size, kendi
düşlerine düşmanlara bakmanız gerektiğini? içinizdeki çocuğu yıllar önce katletmişken, masum ayağına yatmamanız gerektiğini? kime neyin ispatını yapıyorsunuz ki hala? gökten düşecek olan üç elmanın önce kimin
başına geleceğini bile planlıyorsanız, çoktan ölüp gitmişsiniz demektir. n'olur daha fazla zorlaştırmayın masal sektörünü. bu masal da burda bitsin ve siz çekip gidin. bir daha dönmemek üzere.