bir santrafor elbette golcü olmak zorunda ama aynı zamanda top saklamak, arkadaşlarına duvar olmak da zorunda. zira santrfor ileri karakoldur.
burak çok iyi bir golcü olmasına rağmen top saklama ve arkadaşlarına duvar olma noktasında çok yetersiz. zaten bu yüzden devre arası drogba transfer edildi.
ayrıca burak' ın bir zaafı da yeteri kadar koşmuyor olması. hatırlanırsa fatih terim bu yüzden 2 - 3 hafta burak' ı oynatmayıp gözdağı da vermek zorunda kalmıştı.
ve tabi burak' ın bir başka zaafı da yetersiz karakteri. malesef sürekli penaltı aldırmaya çalışan ve bu amaçla çok zaman kendisini abartılı biçimde yere atan bir futblcu.
işte bu 3 temel zaaf yani ileri karakol olabilme yetersizliği, mücadele eksikliği ve karakter zaafiyeti burak' ın golcü kimliğine rağmen taraflı tarafsız pek çok futbolseverin burun kıvırdığı bir futbolcu olması sonucunu doğuruyor.
gol attıgında tek başına sevinmesi, yanlış pas atan arkadaşına dönüp bağırması, müsait pozisyonlarda pas vermemesi gibi bencilce davranışlarından dolayı olan durumdur.
futbolundan dolayı değil, takım ruhunu taşımadıgındandır.
schalke maçı'ndan öncesini işaret eder nitelikteki durumdur.
artık yerli olduğundan mıdır yoksa ki hâl, hareket ve tutumlarından mıdır bilinmez burak ile ilgili konuşurken son sözüm hep "ruslar gol krallığı sıralamasına bakıp transfer yapıyorlar, sezon sonu satalım biz bunu iyi paraya" şeklinde oluyordu(hayır, temenni olarak düşünün bunu ve yok yere devre yakmayın).
o maçta topu kontrol edişi ve golünü atışı ile hissettirmiştir ki yerli malı, yurdum malı olarak bir emsali yok bu elemanın. bu seviyedeki yabancı adamı da türikiye'ye getirmek burak'tan gelen parayı bu adama vermek demek. madem öyle hiç gidip de kontenjana sikilmeye gerek yok.