Mezun olalı neredeyse 9 sene olmuş, her muhabbeti döndüğünde özlediğim okulum. Bu sene proje okulu olarak ilan edilmiştir, bünyesinde kalan son iyi öğretmenler de kendilerine yeni yerler aramaya başlamışlardır.
2006 yılında fransızcasına girebilecekken son anda vazgeçip tercih listesine yazmadığım okuldur. Şu anki durumunu bilmemekle birlikte bademler eğitim sistemine kafa göz dalmadan önce istanbul'un* en iyi anadolu liselerinden biriydi.
2002 kasdav müzik yarışmasında bunlar bize bir dayak attılar akıllara zarar. beşiktaş atatürk anadolu olarak 40 kişi gittik adamlar bir geldi 200 sap neredeyse bağımsızlık ilan edecekler e tabi sonuç da böyle oldu.
oturduğum semtte bulunan lise. hocalarımız buranın öğrencilerini hep bizle kıyaslardı yok onlar günde 618535 soru çözüyo , günde bilmem kaç saat ders çalışıyor diye. bunları yapsak düz lisede ne işimiz vardı amk? okulun kızları hakkında hiç iyi şeyler duymazdım. şimdi sanırım okul tadilatta.
yeri kötü olan, ortamı iyi diye duyduğum bir anneciğimizin oğlunun geçirdiği trafik kazası üzerine anısına yaptırdığı okul.
(bkz: burda bi çocuk var hastayım)
yavuz* hoca gibi efsanevi bir matematik hocası ve bekçisi (rektör) hüseyin abi dışında iyi bir şey barındırmayan yeri kötü mü kötü olan mezun olduğum okul.
edit: biz mezun olduk 1 yıl sonra metro geldi kapısının dibine amk.
verilen biyoloji eğitimi sonrası mezun olurken neden bir biyoloji yeterlilik sertifikası verilmediğini anlamadığım soğanlıktaki güzide okulumuz. efsane kimyacı arif eller emekli olmuş, ayla atatürk fene gitmiştir, bu müdür de hastanede tedavi görmektedir (önceki müdür de görev sırasında tedavi görürken öldü), berna hoca tüm sosyal ağlara yayılmış durumda, veysel hoca iki ameliyat geçirdi. bir de selo var ki ne siz sorun ne de ben anlatayım. alper hoca egosu ve iğrenç esprileri de koridorlarda geziniyor.
edit: düşününce o kadar da kötü değilmiş. ayrıca tadilatta olan okul 4 mart 2013 itibariyle temmuz ayından beri tadilatta olan okul binası yeniden hizmete açılacak. yapılamayan mantı günü yapılacak o mantı yenecek.
okula nakil olduğum zamanlar halil ibrahim hocanın böğürmeyle karışık bir şeyler de konuşabildiğini uyarmalar sonucu anladığım okul. adam hem bağırıp, hem böğürüp, aynı anda konuşabiliyor. ha bir de hüseyin olayı var. hademe görünümlü müdür vesselam. burak bora'ya yeni başlayanlar, bu ikisi hala orada ise dikkat etsinler, bulaşmasınlar.
ayrıca, tuvalet kabininde 8 kişi sigara içip gitar da çalabileceğiniz okuldur. zaten bu bir okul geleneğidir.
bugün otobüste eski din örtmeni recep hoca'yı gördüğüm eski lisem, ortaokulum.
7 senelikler bilecektir, kendisi alışılmışın dışında bir din öğretmeniydi. diğer okullar din dersinde "iyilik yapalım çocuklara şeker verelim" gibi cümleler okurken, recep hoca bize din felsefesini anlatıyordu. 11-12 yaşındaki veletler sınavda nihilizm, absürdite, mantalite gibi kavramları açıklıyorduk.
hele absürdite kelimesi, yıllıklara konu olmuş geyik haline gelmiş bir mevzudur. hocayı otobüste görünce direkt "aa absürdite" dedim. * recep hoca da hiç değişmemiş merak eden olursa. halbuse 98de emekli olmuştu yamulmuyorsam, 10 senedir görmedik. bir de kendisinin eski siyah bir arabası vardı galiba.
zaten şu okulda 7 seneliklerin en çok çektiği 2 ders vardır, biri müzik diğeri de din. evet anadolu lisesi.
fransızca bölümü okunası bir bölümdür! başlangıçta okulda muhtemelen daha yüksek puanla giren ing bölümü öğrencileri dudak büker bu sınıflara ama sonra aranıza karışmak isterler ve asla başaramazlar. Koca bir bütünleşmenin ve güzel anıların ortağı olursunuz. Bu anılar okulun güzel ortamından değil,üreten saçmalıklar sisteminden ileri gelir.Lise 1 de ilk sınavdan (kümelerden)20 den yukarı not aldırmayan mat.çileri vardır! Tenefüslerde de olmak üzere koridorda olmak yasaktır!Yemeğini paylaşmak anarjistlik belirtisi olarak görülebilir!üniv. hayatına ilk adımı rektör hüseyinle atarsınız. Bu okulun öğencisisiysen bir yeri de kazanırsın illa ki.Olsun artık o kadar! tu as le numero de sylvie?....
eğer bir aksilik olmadıysa, bugün öğle yemeğinde kafam kadar mantıları dağıtan okuldur. iyi ki doğdun burak bora. gitmesek de gelmesek de sevmesek de, o okul bizim okulumuzdur...
7 senemi zehir eden lise. mezunlarının okulu özledim geyiğini ancak biraraya geldiklerinde duyarsınız, o da laf olsun diye. yoksa hepimiz topluklarımızı totomuza vura vura kaçtık ordan.
bir lisede olabilecek her türlü pisliği barındıran okuldur aynı zamanda. istediği kadar derecesi olsun, istediği kadar yeni müdür gelsin, emanet gibi duran o lacivert ceketleri iliklettirsin, değişmesi imkansızdır. tuhaf bir laneti vardır. ordan adam çıkmadı, çıkmaz. bir tahta alıp götürür illa ki.
Ayrıca Sayın Kayacan hayal dünyasında yeni yerler inşa etmekten hiç çekinmez. Bunlardan en önemlisi de 'Sevr Barış Kasabası' adındaki yerdir. inkılap tarihi dersi anlatırken inşa ettiği bu kasabada tahminimizce kuşlar şarkılar söyler, çocuk büyük herkes el ele şarkılar söyler, dans eder. Böyle de iyi niyetli, hayalgücü geniş biridir.
2002 yılında mezun olduğum lisedir. iyi hocalarda vardı, şerefsiz olanları da bolca mevcuttu. dursun adında matematikçi vardı rizeli(sevdiğim saydığım kişidir), bana hep şey derdi;
-sokarim kafani çöb kutusuna soytarii.
bu sözünü hiç unutmam.