Herkese her şeyi anlatmam, her kazık atana şaşırıp üzülmem, aile disinda kimse için kendimi paralamam.
Annemin de dediği gibi; milleti dinleye dinleye dert sahibi oldum, bana ne?
Bir daha kız arkadaşımı bilmediğim bir mekana götürmem.
Bir arkadaşımın başına geliyor olay:
Kız arkadaşıyla mütevazi bir mekana (aile çay bahçesi) gidiyor arkadaşım. Oturdukları yer de turistik bir mekan. 4'er top dondurma yiyorlar, 2 şişe de su içiyorlar. Nereden bilsin arkadaşım hesabın 45 lira geleceğini. Cebinde 37 lira 40 kuruş var. Üstünü arıyor ceplerini karıştırıyor, gözden kaçırdığı bir 50 kuruş daha eline geliyor fakat dahası yok. Ezilip büzülüyor, soğuk soğuk terliyor. Tabi kız arkadaşı anlıyor durumu bir sorun olup olmadığını soruyor. Arkadaşım son çare olarak durumu izah ediyor ve hesabı kız arkadaşı ödüyor. Şimdi düşünün... Kızın yerinde olsaydınız hepiniz kızın yaptığını yapar ve bunun önemsenmeyecek kadar küçük bir iyilik olduğunu düşünürdünüz. Fakat kendinizi arkadaşımın yerine koyunuz. Ne kadar gururu kırılıyor, olay bir türlü aklından çıkmıyor. Düşündükçe de içten içten yıpranıyor ve utançtan kızdan kaçar oluyor. Geceleri kendi iç sesiyle başbaşa kaldığı saatler ne kadar aciz ve zavallı olduğunu düşünüyor. Sonuçta sevdiği kişiyle geleceğin hayalini kurma hakkını kendinde görmüyor ve kızdan ayrılmak istiyor. Tabi arkadaşım bu dönemleri atlatalı çok oldu, şimdi o zamanlar ne salakmışım diyor.
Kısacası bu tür işletmeler kendi vatandaşını dahi çok afedersiniz s*kmekten çekinmiyor. Sonra yerli turist yok işler kesat, turizm dipte. 38 derece sıcakta eşek gibi çalışan elemanlara da üç kuruşu çok görürler o da cabası. Size her şey müstehak ulan beter olun.
Dipçe: Olayın baş kahramanı başta da belirttiğim gibi "arkadaşım".
Kimseyle hiçbir konuda iddiaya girmem. Sebebini bilmiyorum. Travmam da yok. Çok eskiden yazılı bir kuralmış gibi durup dururken böyle bir karar almıştım. Hala da uygularım.