insanın kendine koyduğu amacı aşırı istemesi ve bunun için çaba harcaması insanı oyalar ve oyalanan insanın kendini bunalımda hissetmeye zamanı kalmaz.
hava soğuk bugünlerde. üzerimde kırmızı eski bir battaniye. midemde bir bozukluk var beni kusturan, başımı döndüren, moralimin yüksek olmasına karşın. kıştan mıdır bilinmez bir sıkıntı var içimde kusamadığım.
aciz olmak istiyorum. düşünmemek, düşündürmek. sarhoş olup kendimi kaybedeyim.
ya da delirmek. deli yatağında bedenen uzanırken, düşselinde bedeniyle özgür.
benden ayrılan parçalarım gözlerimde ve düşümde büyüyor. senelerini sayacağıma eminim. artık barlarda rahatça oturamıyorum. dolapta duran bir şişe şarabı bile içmeden önce düşünür oldum. eskiden sahip olduğum her şeyin kullanma zamanı anlıktı. şimdilerde ise gelecekte belirlediğim bir zamana atıyorum. bunalım, geldiğinde hissettirmiyor.
şarabı içmeli miyim?
hayır! yarın erken kalkmam gerekiyor.
süreçleri vardır... hasat sürecinden bazı örnekler:
yolunu şaşırıp boğazda düğümlenen sigara dumanı / #12902163
bir katlanan sandalye ve bir tahta sandalye / #12901977
5 harfliler / #12901804
aşık olmak için yapılan anlamsız hareketler / #12901778
bir kibrit kutusu büyüklüğünde mutluluk / #12901721
sevginin hissedildiği yer / #12901619
biten aşkın ardından klişelerde yüzebilmek / #12901550
depresyon kadınlarda şöyle ilerler;
bunalım... bunaalım... bunu alım... bunu alayım... bunu da alayım... bunu al bunu... al bunu da... bunu da bunu da...
erkeklerde şöyle ilerler;
bunalım... bunalımdan çıkayım... bununla çıkayım... bununla da çıkayım... hepsiyle çıkayım... *
önce her şey büyük bir darbeyle başlar. aylar sürer, atlatırsınız zorda olsa. 1 ay boyunca bu atlatmanın sevinci içinizde sel olur akar gider. coşkunluğunuzu anlatacak kelimeleri bulmakta güçlük çeker ve zaten anlatmaya pek yanaşmazsınız. size kalırsa o duygu ve duyguları kelimelerin basitliğine dökmezseniz daha yoğun ve tatlı yaşarsınız. sonra tahmin ettiğiniz üzere yavaş yavaş eski halinize dönmeye başlarsınız. omuzlarınızdan yük kalkmıştır, en azından öyle zannedersiniz. evet, arkadaşlarınızın beklediği gibi patlak verir yine, yeni, yeniden. sürekli aklınıza bazı noktalar takılıp durur ve yaşam adeta size çektirmek istiyormuşçasına karşınıza yaşadıklarınızı hatırlatacak her türlü objeyi çıkarır. bunlar içinizi paralar, sürekli kafanızı meşgul eder. kurtulamazsınız ve boyun eğersiniz genel olarak karşı çıkışlarınızın fayda etmediğini görünce. kimi zaman nefret fışkırır içinizden, kimi zaman sevgi. ruh halinizin stabil olmadığını, bozulmaya başladığını hissedersiniz. ruh haliniz sarpa sarar. hayatınız ne kadar hareketli olursa olsun perdenin arkasını görme yetisine sahip olduğunuz için monotonlaşır. herkesten ve her şeyden bunalırsınız, sıkılırsınız. ve bunalım gelir.
Insanların bunalıma girişi Hz. Adem'e dayanır. Yasak olan elmayı tattıktan sonra Hz. Havva'dan ayrılmasıyla başlayan bu süreç, o günden sonra insanlara miras kalmış ve kronikleşmiştir. Her insan genlerine yerleşmiş bunalım parçacıklarıyla dünyaya gelir. ilk başlarda bunun farkında olmazlar, göremezler içlerindeki virüsü.
bunun farkına negatif bir durum sonucu varacak olan kişi "Bunalımdayım" diyerek ikinci bir doğumu gerçekleştirmiş olur. Bu doğduğu gezegen ilkine nazaran renksiz, tatsız ve iğrençtir. Bazıları kurtulmanın çözümünü Psikiyatrislerde arar, fakat onların da birer insan olduklarını anladıkları anda bu yeni hallerine alışmaya calışarak; neşeli, pembe hayatları yerine; mutsuz, somurttukları gri hayatlarında yaşamlarını sürdürürler.
Şu an bunu benden iyi kimse bilemez KiMSE fakat aktarma konusunda sorunlu olabılırım... içimde ilginç bişey var , kimse ile konusmak ıstemıyorum ama birisine ihtiyac duyuyorum , beni kimse görmesin istiyorum ama herkes benle ilgilensin istiyorum. . ergenliğe mi giriyorum yoksa 25imden sonra.. anlayamadım.
nefes alarak hayata devam etmek,
yemeğe düşman kesilmek,
sigaranın dibine vurmak,
mal mal çevrene bakınmak,
konuşmamak,
şarkılarla arkadaş olmak,
sevileni akıldan çıkaramamak,
hayata küsmek,
kendini sorgulamak,
sorguladıkça geçmişin izlerini görmek,
gördüğün izlerden pişman olmak,
pişmanlıklar,
kendine küsmek,
kendine kızgın olmak,
kimseyi takmamak,
uçan kuşa bile sinirlenmek,
durduk yere ağlamak,
durduk yere gülmek,
kısaca dengesizleşmek,
dünyadan bihaber yaşamak,
içkinin en yakın arkdaş olması,
psikoljinin bozuk olmasına rağmen bozuk değil moralim bozuk demek,
gelecekten ümidi kesmek,
geleceğim yok benim diyerek gezmek,
herkese iyiyim deyip onları kandırdığını sanmak,
aslında kendini kandırıyor olmak,
...
acıdır acı çok büyük bir acı. gördüğün yüzlerden, söylediğin sözlerden, gittiğin yollardan hiç bir zevk alamamandır. ruhunun ne kadar çaresiz ve yitik olduğu anlardır. çocukluğunda ki huzursuzluk ve mutsuzluklar belki. yaşamın sana koyması ya da sevdiğin insanları sevmemeye başlaman. aptallara tahammülün kalmayışı ve her geçen gün biraz daha sertleştiğin durum.