an itibariyle içinde bulunduğum, tuahf ve boktan olan; insanın ağzının tadını bile değiştiren bir eylemdir. insan karşısındakinin kalbini kırmak istemez. cümleleri yutar, içine atar. sadece kendine zarar verir. ama bir başkasından kendini kendisinden fazla düşünemesini istemez; istemeyemez! hakkı yoktur.
ve der ki;
"bunalıyoruz çocuk bunalıyoruz. biçim veremediğimiz şeylerin biçimini alıyoruz." şükrü erbaş
bütlerden geldim memlekete daha milleti göremeden ramazan başladı. hacı ben oruç tutmuyorum etmiyorum zaten de millet oruç tutuyor iş güç yok çok pis bunalıyorum. hani iş bulup çalışayım diyorum iş yok millet oruçlu diye. bomboş bütün gün bilgisayarda uludağ-ekşi-youtube üçlemesinde takılıp akşamında milletin keyfine göre buluşuyoruz. bu hayat böyle geçmez be hacı...
belli bir çizgiyi aştığı zaman varoluş bulantısına dönen lanettir. kurtuluş yoktur. hiçbir psikiyatrik zamazingo iyileştiremez. adına majör depresyon derler, can sıkıntısı derler, bir meşkale bul derler de işin aslını bilemez o gerizekalılar. geçmeyen bir yaşam sendromudur.
gına gelmek, bıkmak, sıkılmak. bunalabilecek şeyler mesela dünya hayatı; üst üste gelen aksilikler, dengesiz psikoloji, düzensiz yaşam koşulları vb. ama hiçbiri psikolojiyi fazla bozmaya veya intihara veya delirmeye değmez buna rağmen rahatlayabilecek şeyler yapmak gerekir.