sen fiyatını söyle olmadı daha sonra alırım denir, akabinde fiyat öğrenilince yeterli miktarda para tezgahtarın suratına çarpılıp alıyorum denir, mekandan uzaklaşılır.
genelde çapulcu gibi giyinen tiplerin biraz kaliteli yerlerde alışverişe çıktığında duymaları muhtemel sözdür. keza bu olayın benzeri bir tanıdığımın başından geçmiş bulunmakta. pantolonun fiyatını sorduklarında "çok pahalı o alamazsınız siz" lafını yapıştırıvermiş tezgahtar.*
-Pardon bu buzdolabının fiyatı ne kadar acaba?
+Koçum senin paran yetmez ona, elleme canım ürünü, kirletiyorsun.
-Sana ne lan, ben müşteriyim, sen tezgahtarsın! Fiyatını soruyorsam söyleyeceksin!
+Tezgahtar değil, satış danışmanı! Yani danışacaksın! Danıştın ben de o sana bir beden büyük diyorum!
-Ulan delirtme beni bir düzine alırım bundan!
+hahaha sikimi alırsın! Önce git adam gibi ayakkabı al lan lavuk!
-Ulan sen ne biçim adamsın, senin ağzına sıçarım!
+hahaha bok sıçarsın!
-Nerede lan müdür, şikayet edeceğim seni!
+Aha orada, sikimi şikayet et, az önce istifa ettim zaten, yapabildiğim kadar pislik yapıyorum!
bir pazarlama stratejisidir. büyük markaların çoğu bunu yapar. biz kaliteli bir markayız senin paran buna yetmez imajı oluşturularak tüketicinin hırs yapması sağlanır.
kesinlikle, aksi tesir yaratarak gurur meselesi yaptırır ve "sen kim oluyorsun da bütçeme kota koyuyorsun, adi herif" dedirterek, o ürünü orada almaya inat ettirmektir. aldıktan sonra sadece egosunu sponsor bulmuş olur müşteri, o ayrı.
mağaza yetkilisi müdür çağrılır, satış elemanı şikayet edilir bir güzel ve o ürün inadına alınır ve hiç kullanılmayıp faturasıyla beraber bir hafta sonra başka mağazaya iade edilir. iadeden önce de fatura numarası ile şirkete mail atılır ve bi güzel kayılır ya eğitim verin mağaza çalışanlarınıza ya da insan kaynaklarınızı şutlayın denir.
sonuç olarak müşteri veli nimettir, para ile imanın kimde olacağı belli olmayandır ve insan alamacayak biri bile olsa yüzüne vurulmamalıdır...
bilgisayar alırken yaşadığım olay geldi anlattı yok işte burda asus var burda toshiba sıra sony'lere geldiğinde parmağıyla işaret etti orada da sonyler var yersen hesabı, paran yetmez senin dese daha iyiydi.
bunu diyen tezgahtarın burnuna, anneanne yemeği haricinde diğer her şey için geçerli olan kredi kartımızı sokarsak gerekli açıklamayı yapmış oluruz.
Yalnız içim dolu sözlük. bir ara fethiye de bir arkadaşım cheesecake yemek istemişti. Satıcı kadın bunu ingilizler yiyor siz yiyemezsiniz demişti. inadına hepimiz almıştık. Benim de en sevdiğim hamur işi tatlıların başında gelir.
g.tüne girsin o cheesecakeler onun.